Herkese yeniden merhaba. Karşınızda BKM'den aldığım yeni kitaplar! Okumak istediğim ve kitabı son zamanlarda en iyi çıkış yapan yazar Jean Christophe Grange'nin Kızıl Nehirler, Siyah Kan ve Ölüler Diyarı adlı kitaplarını aldım. Bir de sizlerle paylaştığım Sonsuzluğun Sınırında olan kitabının serisinin ikincisi olan Hiçliğin Ötesinde adlı kitabını aldım. BKM'de 75 TL'yi geçince Stefan Zweig'in bir kitabı hediye olarak alabiliyordunuz. Bu kampanya hala geçerli mi bilmiyorum ama kaçırmamanızı tavsiye ederim. En kısa zamanda bu birbirinden güzel kitapların analizlerini sizlerle paylaşacağım. Sipariş verdiğim zaman bayram olunca tabi biraz geç elime ulaştı. Ayrıca istediğim kitaplar da çok satanlarda olduğundan dolayı zar zor tedarik edildi. Bir an kitapları bulamayacakları için telaşlandım. Okumayı düşündüğünüz veya gelecek alışveriş yazımda önerileriniz varsa yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın. Hepinizi çok seviyorum, okumakla kalın... 

Jean Christophe Grange'yi hiç duymamıştım. Yazarı, babam önerdi ve kitaplarının konusunu da okuyunca mest oldum. Teşekkürler Babacığım! En beğendiğim tür olan polisiye gerilim kitaplarını asla kaçırmam. Babam sayesinde çok özel bir yazar da tanımış oldum. Melissa E. Hurst de en iyiler arasında benim için. İlk kitabı inanılmazdı ve ikinci kitabı bulmak çok zordu. Her yerde ya tükenmiş ya da getirilmemişti. BKM'de var olduğunu görünce kaçırmadan sepete ekledim. İlk olarak ben Kızıl Nehirler'den başladım. Ortanca kardeşim İlayda Ölüler Diyarı'ndan, en küçük kardeşim -onu siz de tanıyorsunuz- Aleyna da Hiçliğin Ötesinde'yi okumaya başladı. Bana göre okuduğum sayfaya kadar olan bölüme göre inanılmaz bir kurgu ve dikkat çekici bir cinayet var. En iyisi spoiler vermeyim. En kısa zamanda kitaplarla ilgili alıntılarıma ve incelemelerimle geri döneceğim. Sizlere de bu kitapları kesinlikle tavsiye ederim. Eğer polisiye gerilim ve aksiyon dolu kitapları okumayı çok seviyorsanız Jean Christophe Grange'yi tercih ederim. Blog sayfamda birbirinden ilginç polisiye gerilim romanlarına ulaşabilirsiniz. 

Herkese yeniden merhaba. İşte karşınızda ikinci mimim! Artık ben de birer Mim'ci oldum. Bu mimin de konusu tabi ki de kitaplarla ilgili. İlk mimimi de buradan okuyabilirsiniz. Bu mimi de etiketleyelim. Mimlenenler; Eğitim Pınarı, Sade ve Derin, Taha Akkurt, Derdimiz Hayat ve Bi Çay Bi Çaylak. Ama sadece mimlenenler değil, eğer soruları beğendiyseniz siz de blog sayfanızda paylaşabilirsiniz. Hep ben mimlenirdim ve şimdi sıra sizlerde! :) Uzun zamandır yoktum. Çünkü çoğu yazımı www.kelime-bul.com'da yazmaktayım. Blog bölümünden yazılarımı okuyabilirsiniz. Orada bulunan güncel haberler, kitap önerileri, film ve dizi önerileri ve blog içerikleriyle yazılarımı yazmaktayım. İlginiz için şimdiden çok teşekkür ederim. Eğer sitemizle ilgili önerileriniz varsa bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz. Eğer mimlerin daha sıklıkla olmasını veya blogla ilgili önerileriniz varsa yorumlar kısmından görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. Seviliyorsunuz!!!

1) Kitap size ne kattı?

Tabi ki de her şeyi. Kitaplar benim için vazgeçilmez bir tutkudur. Kitaplardaki karakterler olsun, konusu olsun bana yeni bir bakış açısı kazandırdı. En önemlisi de bana okumayı, araştırmayı ve olayları sorgulamayı öğretti. Bunu en iyi öğreten kitap ise kesinlikle Sherlock Holmes'dur. :)

2) Kitap arkadaş mıdır sizce?

Kesinlikle arkadaştır. Çünkü kitaplar bizim düşüncelerimize düşünce katar. Bizi sorgular. Yanlışlarımızı veya doğrularımızı gün yüzüne çıkarır. En önemlisi de bizi kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır.

3) Neden kitap okuyorsunuz?

Maalesef bana en çok sorulan sorulardan biri. Neden kitap okuyorum, neden kitaplarla ilgili bir blog sayfam var? Çünkü kitaplar benim için karanlık gökyüzündeki parlayan yıldızlar gibidir. Karanlık bir yerdeki fener ışığıdır. İnsan sorgulamayı, düşünmeyi, hayal etmeyi ve bunun gibi birçok yeteneğini kitap okuyarak kazanır. Bilinçli bir vatandaş olabilmek ve aklımızla dalga geçilmemesi için okumalıyız ve okutturmalıyız. 

4) Kitabı ne sıklıkla okuyorsunuz?

Ben kitaplarımı olabildiğince sıklıkla okumaya çalışıyorum. Aralık ayında yazmış olduğum bir yazım vardı: 2019'da Zinciri Kırma! Kitap okuma alışkanlığımı destekleyen bir uygulamaydı. Sizlere de tercih ederim. Ben iki buçuk yıldır devam ediyorum. Daha detaylı bilgi için o yazımı okuyabilirsiniz.

5) Hangi tür kitapları okuyorsunuz?

Ben her türden kitapları okumaya çalışıyorum. Fakat en çok severek okuduğum tür polisiye romanları. Aslında dediğim gibi her türden kitaplar okumak gerekli.

6) Kitap yazmayı düşündünüz mü?

Tabi ki de düşündüm ve yazıyorum. İlk kitabımı yazmaya başladım. Umarım her şey istediğim gibi gerçekleşir. Çünkü ilk kitabım ve çok heyecanlıyım. Ayrıntıları sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım. Sizlerin önerilerine ve kitapla ilgili görüşlerinize çok ihtiyacım var.

7) En sevdiğiniz yazar kim?

En sevdiğim yazarı Stephen King ve Dan Brown. İkisi de benim vazgeçilmezlerim ama diğer yazarları da severek okuyorum.

8) Kitapları ciltler misiniz?

Kitapları ciltlemem. Fakat ciltsiz olan kitapları özenle korurum. Bence kitaplar ciltli olmalı. Çünkü ciltli olan kitaplar hemen zarar görmüyor. Ne kadar korusanız bile...

9) Gezi kitaplarını sever misiniz?

Tabi ki de gezi kitaplarını çok severim. Eğer gitmek istediğim ülkeyi veya bölgeyi ilk başta araştırırım. Orada bulunan müzeleri, kütüphaneleri ve tarihini okurum. Herkese de tavsiye ederim. 

10) Kitap alırken kapağına göre mi seçersin?

Kitap alırken kapağına göre bir seçimim olmaz. Fakat etkileyici bir kapak tasarımı ilgimi çeker. Bana göre kitabın kapağı değil konusu önemlidir. Konuya göre bir seçim yaparım. İlgimi çeken, merak uyandıran kitapları ne tür kapağı olduğuna pek dikkat etmem açıkçası. 

Herkese yeniden merhaba. İş Çocuk Klasiklerinden devam ediyorum. Bu seriye devam etmemin amacı aslında blog sayfama gelen küçük takipçilerime önerilerde bulunmak ve kitap okuma alışkanlığı kazandırmaktır. İş Çocuk Kütüphanesi'nin kitaplarını çok beğeniyorum. Hem kapağı hem de çevirisi yeni başlayanlar için birebir. Fantastik edebiyatının eğlenceli örneklerinden biri olan Prenses ile Goblin, bu kurnaz yaratıklarla prensesin heyecanlı maceraları anlatılmaktadır. Gerçekten de okuyunca maceranın içinden çıkmak istemeyeceksiniz. Eğer bu kitabı veya George Macdonald'ın diğer eserlerini okuduysanız yorumlarda görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. 

Bir zamanlar, babası dağlar ve vadilerle dolu bir ülkenin kralı olan küçük bir prenses varmış. Bu tatlı, minik prensesin adı Irene’miş. Prensesin ülkesinde dağların içinde Goblin denilen canlılar da yaşarmış. Bir efsaneye göre, Goblinler bir zamanlar yeryüzünde yaşar ve tıpkı diğer insanlara benzerlermiş. Kral onları fazla ağır buldukları vergilere tabi tutmuş, hoşlarına gitmeyen kurallara uymaya zorlamış ve halkın geri kalanına göre daha fazla şiddet kullanarak yönetmiş. Sonunda Goblinlerin tamamı ülke topraklarının üzerinden yok olmuş. Ancak sanıldığı gibi başka bir ülkeye gitmek yerine, hep birlikte yeraltı mağaralarına sığınmışlar. Güneşten uzak, soğuk, nemli ve karanlık yerlerde kuşaklar boyunca yaşayınca, çok değişmişler. Vücutları şekil değiştirdikçe, bilgi ve zeka açısından gelişmişler. Fakat kurnazlıkta ilerledikçe, yaramazlıkta da ilerlemişler. İyi Okumalar!