Herkese yeniden merhaba. Bir Jean Christophe Grange klasiğiyle karşınızdayım. Siyah Kan okuduğum en iyi polisiye gerilim kitaplarından birisi diyebilirim. Zaten Jean Christophe Grange bu konuda çok başarılı bir yazar. Eğer hiç Grange romanı okumadıysanız çok şey kaçıracağınıza eminim. Yorumlarınızı aşağıya bekliyorum. Özellikle de kitap önerilerinizi ya da şu an neler okuduğunuzu bizlerle paylaşabilirsiniz. Kendinize çok iyi bakın!
Güneydoğu Asya'da, Yengeç Dönencesi ile Ekvator çizgisi arasında bir yerlerde bir yol vardır. Siyah kanla çizilmiş bir yol. Korkunun ve ölümün hakim olduğu bir yol. PARİS. İlk temas. KUALA LUMPUR. Hayat Yolu. Uçuşan ve Çoğalan. Sonsuzluğun İşaretleri. KAMBOÇYA. Bal ve Fresk. TAYLAND. Arınma Odası. Dünyadan soyutlanmış bu mekanda neler olduğunu anlayacaksınız! BANGKOK. Gerçeğin Rengi aynı zamanda Yalanın da Rengi'dir! Ve PARİS. Her şey sona ermedi, yeni başlıyor. ÇABUK SAKLAN, BABA GELİYOR!
Kitabın genel bir konusunu bakacak olursak hepinizin bileceği gibi cinayet. Zaten ismi de Siyah Kan. Klasik polisiye romanlarında olduğu gibi kitapta bir katil var. Klasik polisiye romanlarında olduğu gibi katilin işlediği cinayetleri nasıl ve neden işlediği araştırılıyor. Yine klasik polisiye romanlarında olduğu gibi bu araştırmayı yapan kişi bir gazeteci. Ve son klasik de kurbanlar kadın...
Bakmayın bu kadar "klasik" konunun birleştiği bir kitap olduğuna. Yazar resmen bu kadar klasik konuyu bir arada toplayıp böyle bir şaheser ortaya koyarak "Polisiye roman dediğin böyle olur" diyor. Ayrıca polisiye türü kitaplarda her okur doğal olarak kitabın sonunu tahmin etme ihtiyacı hissediyor. Yazardan daha zeki olduğunu ispatlamak için "Sonunu tahmin ettim" demek istiyor. Fakat yazar da bu noktada çok ustaca bir şey yapıyor ve "Siz böyle böyle olsun bekliyorsunuz anlıyorum; ama öyle olmayacak" diyerek okurla adeta dalga geçiyor. Kitabın sonunu asla tahmin edemiyorsunuz. Bunu doğal olarak beğendim. Asıl olay ise bir insanın nasıl olup da bir katile dönüşeceğini gerçekçi bir şekilde önüme sunmasıydı. Buna Joker'i de koyabilirim. Orada da aynı konu işlenmişti. Gerçekten de hiçbir insan doğarken katil olarak doğmaz. Her katil, tıpkı bizim gibi masum bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Burada asıl önemli olan soru, bir insanın, daha doğrusu masum bir çocuğun, zamanla nasıl olur da acımasız bir katile dönüşebileceğidir. Gerçi son zamanlarda yapılan birçok araştırmada, bu tür dürtülerin genetik yoluyla geçtiği bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Fakat genlerimiz tek başına yeterli bir sebep olarak kabul edilemez. Mutlaka bir insanı suç işlemeye veya cinayet işlemeye sürükleyen çevresel etkenler ve sebepler vardır. İşte bu kitapta da bu sebepler ve etkenler çok gerçekçi bir şekilde okurun önüne sunulmakta.
Kitapla ilgili değinmem gereken bir başka önemli konu da, eğer midenize güvenmiyorsanız veya kan gördüğünüzde dayanamıyorsanız bu kitabı hiç elinize almamanız gerekir. İçerisinde bolca kan ve kan üzerine yapılan derinlemesine tahliller var. Orası ayrı hayran kaldım diyebilirim. Bu konuda hassas olan okurları şimdiden uyarmakta fayda görüyorum. Özellikle de bu dönemde okunması gereken bir kitap. Sanki bugünleri anlatırcasına...
Yıkma, öldürme, yok etme hep oralarda bir yerlerdeydi, insan beyninin derinliklerinde. İnsanın genlerinde, ilkel benliğindeydi ve açığa çıkmak için fırsat kolluyordu.
Seri cinayetler işleyen katillerin tek ortak noktası travmatik bir çocukluk geçirmiş olmalarıydı. Aile içi şiddet, alkolizm, terk edilme, ensest...
Ateş, terleme, öksürük... Hepsi psikolojik semptomlardı, ama daha şimdiden hijyenik maskeler altın kadar değer kazanmıştı.
Hemoglobine kırmızı rengini veren oksijendir. Oksijen olmadan kan simsiyah bir renge dönüşür. İşte bu yüzden cildimizin yüzeyindeki damarlar mavidir; az oksijen aldığından kan buralarda koyu renklidir. Yine bu yüzden boğularak ölen birinin cildi gridir.
Ve her geçen gün yeni bilgiler geliyordu, durum ciddiydi; dünyanın her köşesinde alarm verilmişti. Hastalığın yıldırım hızıyla yayılmakta olduğu söyleniyordu.
bu yazarın kitapları heyecanlı oluyor teşekkürler sevgiler
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim.
SilGerilim ve polisiye pek okuyamasam da yazarı cok seviyorum basarili zeki bir yazar..
YanıtlaSilO nedenle bir sans vermek lazim:)
Yorumun için çok teşekkür ederim. Kesinlikle!
SilDaha çok filmlerini izlemeyi seviyorum. paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. :)
Silhıhım güzel kipat. sen çok seviyon gıranjı hihi :)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. :) Kesinlikle!
SilKlasiklerde güzeldir.
YanıtlaSilKesinlikle! :)
SilBu kitabın Jean Christophe Grange tarafından yazılan incelemesini okuduğumda, hemen çevrimiçi aramak istiyorum. Kitabı bulabilir miyim.
YanıtlaSilBu kitap ve Endonezya'daki benden selamlar için teşekkür ederim
Yorumun için çok teşekkür ederim. Tam olarak anlayamadım, açıklarsan sevinirim. :)
Sil