Herkese yeniden merhaba. Sabahattin Ali ile karşınızdayım. Ben bilenler bilir Sabahattin Ali'nin kitaplarını çok beğenerek okurum. Gerçekten ülkemiz adına kalemi kırılmaz yazarlardan birisi. Bu yazımda da bütün eserlerinin yani kısa öykülerinin toplandığı Sırça Köşk'ten bahsetmek istiyorum. Eğer bu kitabı okuduysanız ya da başka kitap önerileriniz varsa yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Kendinize çok iyi bakın, kitapla kalın!
Sırça Köşk, Sabahattin Ali'nin ölümünden bir yıl önce, 1947 yılında yayımlanır. Romanlarındaki başarısını hikayelerinde de ustalıkla sergileyen Sabahattin Ali'nin hikayeler ve masallar şeklinde kurguladığı bu kısa metinlerde yoğun bir toplumsal eleştiri öne çıkar. Kimi kurumlardaki kofluğu ve çürümüşlüğü, samimiyetsiz çıkar ilişkilerini ve çaresiz insanları buluruz Sırça Köşk'te. Aynı zamanda alegorik bir anlatıma bürülü metinler, dönemin kimi otoritelerini de rahatsız etmiştir.
Öyle ki Sırça Köşk yasaklanan kitaplar arasında da yer almıştır. Fakat yaşamındaki hazin sonun değerinden hiçbir şey götürmediğini, yıllar içinde edebi kıymetinin giderek arttığını gördüğümüz yazar, Sırça Köşk hikayesinde bir öğüt niteliğinde okurlarına şu sözleri miras bırakır: ''Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.''
Sırça Köşk, Sabahattin Ali'nin ölümünden bir yıl önce, 1947 yılında yayımlanır. Romanlarındaki başarısını hikayelerinde de ustalıkla sergileyen Sabahattin Ali'nin hikayeler ve masallar şeklinde kurguladığı bu kısa metinlerde yoğun bir toplumsal eleştiri öne çıkar. Kimi kurumlardaki kofluğu ve çürümüşlüğü, samimiyetsiz çıkar ilişkilerini ve çaresiz insanları buluruz Sırça Köşk'te. Aynı zamanda alegorik bir anlatıma bürülü metinler, dönemin kimi otoritelerini de rahatsız etmiştir.
Öyle ki Sırça Köşk yasaklanan kitaplar arasında da yer almıştır. Fakat yaşamındaki hazin sonun değerinden hiçbir şey götürmediğini, yıllar içinde edebi kıymetinin giderek arttığını gördüğümüz yazar, Sırça Köşk hikayesinde bir öğüt niteliğinde okurlarına şu sözleri miras bırakır: ''Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.''
Olur, bazen olur... İnsan dedikleri mahlukun, içinde neler kaynaştığını biliyor muyuz? Öyle anlar olur ki, en ummadığımız adam en beklemediğimiz şeyleri yapabilir.
Ama ruhumuz böyle gökyüzünde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.
Onlara hiçbir zaman kızamıyor, onlardan nefret edemiyor, sadece zavallılıklarına, daha doğrusu insanlığın bu kadar tiksinecek hale gelmesine acıyordum.
Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu? Yok!
Bugünlerde hırsızlık yapasım var. Mesela yaşamdan bir gün çalmak istiyorum, bana suç ortaklığı yapar mısın?
Okumadım fakat alıntılar çekici, okumayı isterim:)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. Kesinlikle okumalısın!
SilAşırı başarılı bir yazar, benim en beğendiğim Türk yazar kendisi.. Yazı için teşekkürler ~
YanıtlaSilBen teşekkür ederim yorumun için. Kalemi kırılmaz yazarlarımızdan birisi. :)
SilBende var, bir an önce okuyayım madem :)
YanıtlaSilYorumun içim çok teşekkür ederim.
Silokuyum bunu da madeeem :) sırça köşklerde oturmayalııım :)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim.
SilBen de cok severim Sabahattin Ali'nin kitaplarını eşsiz bir kalem.
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim, kesinlikle!
Sil