Herkese yeniden merhaba! Bugün her hafta bir klasik kitap okuduğumuz ve #anne_pandam_klasikokuyoruz etiketiyle paylaştığımız etkinliğin ikinci haftasında bu sefer durum hikayeciliğinin öncüsü olan aynı zamanda da bir doktor olan Anton Çehov'dan Küçük Köpekli Kadın, Bir Hekimin Yaşadıkları ve Kara Keşiş'i sizlere sunuyorum. Anton Çehov'dan okuduğum ilk kitaptı. İlk ve son olmayacak. Çünkü hem dil açısından hem de hikayeciliği açısından beğendiğim bir yazar oldu. Açıkçası bu analizim diğer analizlere göre daha detaylı ve uzun oldu. Ama değdi kesinlikle. Detaylara geçmeden önce eğer siz bu kitabı okuduysanız aşağıdaki yorumlar bölümünde görüşlerinizi yazmayı unutmayın. Ayrıca Anton Çehov'dan okuduğunuz başka kitaplar varsa önerilerinizi bekliyorum. Kitapyurdu'ndan sipariş verdiklerimden birisiydi. Özellikle cep boy olarak seçtim. Çünkü hiç cep boy olarak bir kitap almamıştım. Bu da benim için bir deneyim oldu. Açıkçası çok beğendim. Yazı fontu küçük değildi ve basımı kaliteliydi. Artık bunun gibi klasik kitap sipariş vereceğim zaman cep boy olarak almayı düşünüyorum. Peki sizler de cep boy kitap okumayı seviyor musunuz ya da tercih ediyor musunuz?
Kitabımızda üç hikaye birleştirilmiş. İlk hikaye Küçük Köpekli Kadın, ikincisi Bir Hekimin Yaşadıkları ve üçüncüsü Kara Keşiş. Hangisini daha çok beğendin derseniz üç hikaye de çok güzeldi. Verdiği mesajlar olsun, dili olsun bir oturuşta biten bir kitap oldu benim için. Zaten hikayelerden en uzunu Kara Keşiş idi. O da tamı tamına otuz-kırk sayfaydı. Yani diğer hikayeler biraz daha kısa. Durum hikayeciliğinin öncüsü olan Anton Çehov, olay hikayeciliğinin tam tersine hikayenin sonu açık bırakılıyor. Okurun düşünmesi sağlanıyor. Bu yüzden durum hikayecilerini sık sık okumaya çalışıyorum. Bazıları da sıkıcı olabiliyor tabii ki. Ben de bu üç güzel hikayeyi ayrı ayrı anlatmak istedim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Küçük Köpekli Kadın
Küçük Köpekli Kadın olarak bahsedilen kişi aslında Anna Sergeyevna. Dmitri Dimitriç Gurov ona Küçük Köpekli Kadın olarak tasvir etmektedir. Hikaye bir aşk hikayesi. İlk defa 1899 yılında yayımlanan öykü Yalta'da başlayan bu aşk hikayesi aslında hayatı boyunca kadınlardan “ikinci cins” diye bahsetmiş bir adamın yani Dmitri Dimitriç Gurov'un aşık olmasıyla ilgili. Kahramanlarımızın ikisinin de evli ama mutsuz bir hayat sürmeleri nedeniyle birbirlerine yakınlaşmaları olay örgüsünü şekillendiriyor. Kitapta en hoşuma giden şey erkek başrolümüzün "ikinci cins" dediği gelir geçer sandığı kadınlardan birine aşık olması. Aslında bu süreç onun içinde zorlu geçiyor.
Bir Hekimin Yaşadıkları
Anton Çehov'un bir doktor olması eserlerine de yansımış. Tıp ile ilgili terimler olsun, betimlemeler olsun mesleğini eserlerine yansıtmış bir yazar. Bir Hekimin Yaşadıkları da kısa ve öz bir hikaye idi. Hikaye Lyalikov fabrikasından gelen bir telgrafla başlıyor. Başkarakterimiz asistan doktor olan Korolev, profesörü tarafından fabrikaya doğru yola çıkıyor. Fabrikalardan biraz uzakta olan yeni boyanmış bir eve doğru çağırılan doktor, Bayan Lyalikov tarafından buyur edilir. Bayan Lyalikov fabrikaların sahibi ve zengin bir kadındır. Ama bu kadının tek çaresizliği vardır o da kızının yani Liza'nın hasta olması. Ev de doktorun tahmin ettiği bir mürebbiye vardır. Onun ismi de Kristina Dmitriyevna. Bu mürebbiye hem ev işlerinde hem de kızın eğitimden sorumludur. Doktoru Liza'nın yanına götürerek durumu anlatılır. Önceki gece geçirdiği kalp çarpıntılarının artması ve annesinin bu duruma çok üzüldüğünü belirten annesi bu konuda çare bulunmasını ister. Korolev, hastaya baktıktan sonra hiçbir şey bulamaz. Kız tamamen sağlıklıdır. Doktor evden ayrılırken annesi bir gece daha burada kalmasını ister. Kalmayı çok istemese de annesinin çaresizce bakışlarından dolayı bir gece daha kalmayı kabul eder. Hikayemiz de tam bu noktadan sonra başlıyor.
Eğer spoiler almak istemiyorsanız bu bölümü okumadan diğer hikayeye geçebilirsiniz. Korolev bu sırada hem evi hem de çevreye bir göz atar. İçine hiç sinmez bu durum. Zaten o gece de hiç uyuyamaz. Akşam yemeğinde toplanan aile ile birlikte yemek yer. Evde hiç erkek yoktur. Liza'nın babası da bir buçuk yıl önce ölmüştür ve bütün mal varlığı onlara kalmıştır. Yemek bittikten sonra herkes odalarına çekilir. Ama dediğim gibi Korolev hiç rahat olmaz. Fabrikadan gelen ürkünç sesler onu tedirgin etmeye başlar. Sıkılan Korolev hastanın yani Liza'nın yanına gider. Çünkü yine nöbet geçireceğinden şüphelenir. Yanına gittiğinde o da uyuyamamıştır. Liza, Korolev ile konuşarak içinde bulunduğu durumu anlatır. Aslında Liza hasta değildir. Onu hasta yapan şey haksız kazançtır. Fabrikada çalışanlarının bütün yükünü Liza çekmektedir. Onların sabahtan akşama kadar uyumadan çalışması ve bu çalışmanın sonucunda kazanç onu rahatsız etmektedir. Korolev'in konuşmasıyla Liza bu yükten biraz uzun kurtulmuştur.
Kara Keşiş
Konusu kısaca delilikle dahilik arasındaki ince çizgi diyebilirim. İnsanın delirmesi konusu bakımından Çehov'un Altıncı Koğuş adlı kitabına benziyor. Bu öyküde şunu sorguluyorsunuz: Normal olan ne, sıradan olmak ya da insanlığın yararı için çalışan ve deliren biri olmak, hangisi doğru? Ya da şöyle sorayım, insanlık için deli olmayı göze alır mısınız? Gerçekten düşündürücü ve bir o kadar da felsefi bir özellik taşıyan bir hikaye. Ayrıca Kara Keşiş, Lev Tolstoy'un da övgüsünü kazanan en önemli eserlerinden biridir.
Hikaye, görkemlilik kuruntusuna kapılan vasat bilim insanı Kovrin'le ilgilidir. Bu genç adam kendisinin bir dâhi, Tanrı'nın seçilmiş kullarından biri olduğuna inanmaktadır. Kara Keşiş, bin yıl öncesinde Doğu'da görülmüş serap olarak anlatılır. Ancak bu serap, neredeyse tüm dünyayı, yansıya yansıya dolaşır ve sonsuzluğa dönüşür. Burada simgeciliğe dikkat etmenizi istiyorum. "Kara Keşiş" dediğimiz serabın sonsuzlaşması durumu, bizi ana karakterimizle bağdaştıracak olan bir tablo niteliği görür. Kısacası psikolojik sorunları olan ana karakterimiz, "Kara Keşiş" rivayetini dinledikten sonra bu serabın bin yıl sonra tekrardan ortaya çıkabileceğini öğrenir. Nitekim, çok geçmeden ana karakter "Kara Keşiş"i görür. Ve çevresi tarafından "sen gerçekten de deliymişsin!" yaftalaması almaya başlar.
Kitabın asıl aktarmak istediği, Kara Keşiş ile Kovrin'in konuşmalarıdır. Fakat çeşitli yorumlamalara açık bir kitaptır. Kara Keşiş'i bilgin bir biri rolünde, hayatın manidar olmayışı üzerine sözlerini "deli" Kovrin'e anlatan biri olarak da ele alabiliriz. Zira Kovrin, Sartre'nin deyimiyle tam bir "bulantı" halindedir. Bu sebeple karşısına Kara Keşiş çıkar ve onunla, temelinde hayata dair konuşmalar yer alan, diyaloglar kurar. Esasında "Kovrin-Kara Keşiş" diyalogu, "Kovrin-Kovrin'in dışa vuramadıkları" haline transforme olur. Bunun bir kanıtı da, Kovrin'in ölmeden önce mutlu bir şekilde tasvir edilmesidir. Eserin başında, çok sevilip sayılan Kovrin, "Kara Keşiş" olaylarından sonra nefretle bakılan bir heriften fazlası değildir. Dolayısıyla Çehov'un yoğun psikolojik ve beraberinde felsefi olarak bütünleştirdiği Kara Keşiş, hepimizin dışa vuramadıkları şeklinde karşımıza çıkıyor. Hepimizin bir Kara Keşiş'i var. Ve hepimiz biraz değil, çok fazla deliyiz. Sürüyü takip eden akıllıdır der Çehov, bu sözleri bile tüm hikayenin özeti diyebiliriz.
Peki aralarında hangi hikayeyi daha çok beğendiniz? Hiç Anton Çehov'un bir kitabını okudunuz mu? Yorumlarda buluşalım!
Sanki tüm dünya pusuya yatmış bana bakıyor ve anlaşılmayı bekliyor... (Kara Keşiş)
Yaşamın insana verebileceği o önemsiz ya da son derece sıradan nimetler karşılığında ne kadar fazla şeyi alıp götürdüğünü düşünüyordu. (Kara Keşiş)
Ne yabani tavırlar! Ne insanlar! Ne anlamsız geceler, ne kadar sıkıcı günler, tekdüze günler! (Küçük Köpekli Kadın)
Daha iyi bir şey istedim, kendime farklı bir hayat tarzı olmalı dedim, yaşamak istedim, yaşamak, yaşamak, yaşamak! (Küçük Köpekli Kadın)
Bin beş yüz ya da iki bin kadar işçi, sağlıksız bir ortamda dinlenmeden çalışıyor. Kalitesiz pamuklar üretiliyor ve açlık sınırında yaşıyorlar. İşçilerin tüm hayatları da ceza ödetmekle, görevi kötüye kullanmakla ve adaletsizlikle geçiyor. (Bir Hekimin Yaşadıkları)
Bizim neslimiz uykusuz, huzurumuz yok fakat çok konuşuyoruz. Sürekli haklı olup olmadığımız hakkında tartışmalara girmek istiyoruz. Ancak çocuklarımız ve torunlarımız bu durumu çoktan çözmüş olacaklar. Onlar her şeyi açık bir şekilde görebilecekler. Elli yıl içinde hayat insanlar için çok daha iyi olacak. Ne yazık ki biz o zamanları göremeyeceğiz. O günlere en azından bir göz atabilmek çok ilginç olurdu. (Bir Hekimin Yaşadıkları)
Özellikle Kara Keşiş hikayesini okumak isterim. 3 hikaye arasından en dikkatimi çeken oldu. Sevgiler (✿◠‿◠)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. Benim de aralarında en sevdiğim hikaye Kara Keşiş idi. Kesinlikle okumanı öneririm. 🥰
SilGüzel bir tanıtım olmuş. Özellikle 2. ve 3.öyküyü merak ettim. Sondaki alıntılar da ilgi çekici.
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim.
SilÇok beğendim😍Hemen okunacaklar listesine alıyorum.
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. 💖
SilHepsi çok ilgi çekici kitaplar. Okunacaklar listemde de vardı zaten çoğu kitabı, şimdi sen de çok güzel yazmışsın anlatmışsın, alıntılar da çok hoş daha fazla okumak istedim=)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. Kesinlikle, hatta daha fazla alıntı ekleyecektim fakat sonu gelmezdi. Bu yüzden diğer alıntılarımı 1000Kitap hesabımdan paylaşıyorum. 💖
SilBu kitabı merak ediyordum beğenmene sevindimmm❤️
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim...
Sil''Yaşamın insana verebileceği o önemsiz ya da son derece sıradan nimetler karşılığında ne kadar fazla şeyi alıp götürdüğünü düşünüyordu. (Kara Keşiş) ''
YanıtlaSilNe kadar derin ve ne kadar etkileyici...
Yorumun için çok teşekkür ederim. Kesinlikle...
SilEmeğine sağlık:) Anton Çehov kitaplarını çok severim. Bu kitaplarını okumadım, Küçük Köpekli Kadın ve Bir Hekimin Yaşadıklarını merak ettim. Alıntılar çok iyi.
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. 💖
SilKüçük Köpekli Kadın bir filmde geçiyordu. Yanlış hatırlamıyorsam Kate Winslet'in oynadığı Okuyucu filminde:) Aklıma geldi, yazmak istedim:)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. Hiç bilmiyordum, hemen bakıyorum.
Sil