29 Temmuz 2023 Cumartesi

Dedektif Milas Geri Dönüyor! | Mona Lisa Senfonisi

Temmuz 29, 2023 4

Pera Palas'ta Onbir Gece, Hafıza Koleksiyoncusu, İstanbul Portresi, Evvel Zaman Koleksiyoncusu gibi birçok başarılı eserlerle kitaplığımızı dolduran yazar Kayahan Demir; yeni romanı Mona Lisa Senfonisi'yle geri dönüyor.

Bir İtalyan esintisi olan Mona Lisa Senfonisi, 7 Ağustos 2023 tarihinde tüm kitapçılarda yerini alacak. Ayrıca sınırlı sayıda imzalı olarak da satışının yapılacağı duyuruldu. Bizden söylemesi.

Okurlar tarafından iple çekilen şu son günlerde yazar Kayahan Demir, sosyal medya üzerinden roman hakkındaki paylaşımlara devam ediyor. Özellikle de romanın satış tarihine yaklaşıldıkça bu tür paylaşımların gitgide daha da artacağını belirtmek isteriz. 176 sayfadan oluşacak olan roman Mona Lisa Senfonisi, bize apayrı bir maceraya sürükleyeceğine eminiz.

Mona Lisa Senfonisi'nin Konusu Nedir?

Yerebatan Sarnıcı'nda çok özel bir konser verilir. Leonardo da Vinci, Vincent van Gogh, Frida Kahlo, Mona Lisa, İnci Küpeli Kız ve daha birçok tanınmış sima da bu özel etkinliğe katılır. Ancak bir anda kesilen elektrik her şeyi sekteye uğratır ve her yer yeniden aydınlandığında Mona Lisa'nın cansız bedenini Medusa'nın yanında uzanmış hâlde buluruz. Etkinlikteki ünlü simaların hepsi artık birer şüphelidir! Herkesin aklında ise şu soru belirir: Bunu kim, nasıl, ne zaman yaptı? 

Mona Lisa Senfonisi, Yerebatan Sarnıcı'nda başlayıp İstanbul'un tepelerinden geçerek Selimiye Camii'ne kadar uzanan bir hikâye. Bu hikâyeyi okurken maskelerin ardındaki gerçek insanları tanıyacak, Leonardo da Vinci'nin yüzyıllar önce Türk topraklarına yaptığı geziden haberdar olacak ve Mimar Sinan'a emanet ettiği gizli defterin sayfalarını karıştırma şansı bulacaksınız!

Bir İtalyan Esintisi...

Yazar Kayahan Demir'in Instagram hesabından paylaştığı gönderide şunları ekledi: 

"Sabırsızlıkla beklediğiniz yeni kitabımız Mona Lisa Senfonisi'nin kapak tasarımı sizlerle! Ağustos ayının ilk haftasından itibaren kalplerinizde yer edinmeye başlayacak kitabımızın kapak tasarımı her zamanki gibi 'colourstok' imzasını taşıyor. Zaten tasarımın güzelliğinden hemen anlamışsınızdır. Bu gördüğünüz harika kapak tasarımından kitabın içeriğine kadar o kadar çok emek var ki. Emeği geçen herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum, iyi ki varlar, iyi ki varsınız! Öyleyse artık Ağustos ayı için geri sayım başlayabilir. Şimdiden raflarınızda ve kalplerinizde 'Bir Dedektif Milas Polisiyesi' olan Mona Lisa Senfonisi'ne yer açmayı unutmayın, olur mu?"

Mona Lisa Senfonisi 7 Ağustos'ta Tüm Kitapçılarda!

Yazar gönderisinin devamında şunları da ekledi:

"7 Ağustos'ta Tüm Kitapçılarda! Yoğun talepleriniz neticesinde sınırlı sayıda imzalı kitap seçeneğiyle. Ağustos ayında güzel esintiler saracak dört bir yanınızı! Bol sürprizli haberlerimiz için bizden ayrılmayınız efendim."

Şimdiden Konumuz Kitap ailesi olarak yazar Kayahan Demir'e bu yeni romanından dolayı başarılar dileriz. Siz sevgili okurlarımız için de şimdiden keyifli okumalar dileriz. Ayrıca roman yayınlanır yayınlanmaz okuyanlar için yorumlarınızı bizlerle paylaşırsanız çok seviniriz.

Peki Kayahan Demir hakkındaki görüşleriniz neler? Daha önce Kayahan Demir'in romanlarını okumuş muydunuz? Eğer okuduysanız en sevdiğiniz roman nedir ve niçin? Yorumlarda buluşalım!

Bazı icatların gizliliği, keşfinden daha önemlidir.

25 Temmuz 2023 Salı

Sessizliğin Peşinde | Jane Casey

Temmuz 25, 2023 8
Polisiye gerilim denilince akla gelen yazarlardan birisi olan Jane Casey'in ünlü Maeve Kerrigan Serisinin sekizinci kitabıyla sizlerleyiz.

Açıkçası kitabı okurken serinin sekizinci kitabı olduğuna dikkat edemiyorsunuz. Çünkü seri sadece karakterler üzerinden ilerliyor. Eğer karakterlerin hayatını merak ediyor ya da sırasıyla seriyi okumak istiyorsanız aşağıdaki listeye göz atabilirsiniz.

Jane Casey'in en son çıkardığı roman Sessizliğin Peşinde, seriye tam takır devam edenler için bir müjde oldu. Çünkü serinin başkahramanı Maeve Kerrigan'ın başından geçen olayları okumak daha doğrusu olaylara tanık olmak gerçekten çok heyecanlı Roman klasik bir polisiye gerilimden öte diyebiliriz bizce.

Gerçek suçluyu bulabilecek misin?

Ödüllü yazar Jane Casey'den, bir solukta okuyacağınız müthiş bir polisiye... Maeve Kerrigan serisinin uzun zamandır beklenen sekizinci kitabını elinizden bırakmak asla istemeyeceksiniz.

Başkahraman Maeve Kerrigan bu kez farklı kadın cinayetlerinin ardındaki örüntünün peşine düşüyor. Serinin sekizinci kitabında, Maeve Kerrigan ve ekip arkadaşı Josh Derwent ile iki kadının cinayetiyle yargılanan Leo Stone'un hüküm giymesi için kanıtların izini sürmekte. Ancak farklı cinayetlerin de gündemlerine dâhil olmasıyla, attıkları her bir adım dosyayı daha karmaşık bir hâle getirir.

Özellikle de başkarakterimiz Maeve usta bir izci ve asla vazgeçmiyor. Roman boyunca hem olayların peşinden hem de kendi özel hayatıyla bir hayli sınanıyor.

Maeve daha fazla ipucuna ulaştıkça, sanığın suçlu olduğuna dair şüpheleri de bir o kadar azalır. O hâlde, kadın cinayetlerinin gerçek faili kimdir? İşte roman boyunca bu soru sizi asla yalnız bırakmayacak!

Maeve Kerrigan Serisi Kaç Kitaptan Oluşuyor?

Seriyi merak edenler burada mı? Eğer seriyi baştan başlamak istiyorsanız aşağıdaki sıralamayı takip etmelisiniz. Seriye ortadan başlayanlardansanız da hiçbir sorun yok, seri yukarıda da bahsettiğimiz gibi karakterler üzerinden ilerliyor.

Maeve Kerrigan Serisi
0.5 Ölüme Terk Edilenler
1. 5. Kurban
2. Acımasız
3. Sessiz Kurban
4. Parafili
5. Sakın Hata Yapma
6. 11. Kat
7. Ölülerin Konuşmasına İzin Ver
8. Sessizliğin Peşinde

Evet, seriyi sondan başlayanlar olarak ne kadar şanslıyız? :) Seri bu şekilde. İsterseniz bu listeyi dikkate alarak seriye başlayabilirsiniz.

Kendini defalarca kanıtlamak zorunda kalmanın ne demek olduğu hakkında hiç fikrin yok.


Hayatını başkalarının ne düşündüğünü merak ederek yaşayamazsın.


Dedektif, şüpheliye yönelik olsun olmasın tüm makul soruşturma yollarını takip etmelidir.


Long Valley'nin önemi neydi?


Yaşamayı hak etmeyenleri alıyorum. Kendilerini kullandırmaya izin verecek kadar aptal olanları. Tehlikedeyken hata yapanlar ve tuzağa düşüp yine de bundan kurtulabileceğini sananları...


Geçmiş bir şeydi, gelecek ise başka bir şey.


Hayat kısa ve sadece bir tane hayatın var. Kendini dibe sürükleyip bu seni mutlu ediyormuş gibi davranamazsın.


Yanlış yer, yanlış zaman.


Bilinmeyene duyulan korku, gerçekleşmek üzere olana duyulan korku ile karşılaştırılamazdı.


Peki sizler Sessizliğin Peşinde'yi okudunuz mu? Maeve Kerrigan Serisini daha okunca biliyor muydunuz? Seriyi okuyanlar sizce seri içinde en iyi roman hangisiydi? Yorumlarda buluşalım!


19 Temmuz 2023 Çarşamba

Yıldızların Laneti Serisi Devam Ediyor! | Küllerin Kehaneti

Temmuz 19, 2023 6

Evet, yanlış duymadınız dostlar! Çok sevilen Yıldızların Laneti serisinin 3. kitabı Küllerin Kehaneti çok yakında raflardaki yerini almış olacak. 

Geçtiğimiz günlerde yazar Sena Nur Işık, sosyal medya hesabından serinin üçüncü kitabını okurlarıyla paylaştı. Seriyi dört gözle bekleyenlere, yazar dördüncü kitabın da olacağını şimdiden duyurdu bizden söylemesi.

Geçtiğimiz aylarda seriye ait olmayan fakat novellası olan Lanetin Tarihini sizlerle paylaşmıştık. İncelemek isterseniz "buraya" tıklayabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Yazar Sena Nur Işık sosyal medyadan yeni romanını duyururken serinin devam edeceğini de okuyucularıyla paylaştı.

Küllerin Kehaneti'ne Hazır Mısınız?

Serinin üçüncü kitabı Küllerin Kehaneti ile birlikte okuyucuları büyük bir macera bekliyor. Hadi hep birlikte romanın konusuna bir göz atalım:

Ailesi hakkında saklanan sırları öğrenen Victoria Sirius, gerçek kimliğinin peşine düşemeden bir savaşa sürüklenir. Hamal Birliği'ndeki arkadaşlarıyla beraber Richard Sirius'un ülkenin dört bir yanında gerçekleştirdiği idamlara baskın yapıp kendileri gibi olan çocukları kurtarmaya çalışırlar. Kehanette söylenenler birer birer gerçek olurken Victoria'nın en yakınlarından gördüğü ihanet savaşın seyrini değiştirir. Young taşının parçalarını birleştirerek laneti ortadan kaldırmayı planlarken aşk, ihanet, intikam ve ölüm dört bir yanını sarar. Kazanmak istediği savaş sevdiklerini kaybetmesine sebep olur.

Derin yaralar iyileşse bile ömür boyu izi kalır.


Bir dost ölür, yükselir mavi alevler güç gömülür, kül olur her yer.


"Yıldızlar şahidim olsun. Sana söz veriyorum." diye fısıldadım. "Seni kaybettim ama yüzlerce çocuğu kazanacağım."


Seriyi Merak Edenlere, Devamı Gelecek!

Biraz önce de bahsettiğimiz gibi seri devam edecek. Eğer seriye yeni başlayacaksanız şimdiden haberiniz olsun. Ayrıca Küllerin Kehaneti hakkında bilgiler de gelmeye devam ediyor.

Roman tamı tamına 304 sayfa olacak ve türü tabii ki de fantastik ve distopik. Roman ciltli ve ciltsiz seçenekleriyle çok yakında satışta olacak. Ayrıca her kitapta poster ve ayraç da yerini alacak. Şimdiden bu güzellikleri görmek için sabırsızlanıyoruz!

Yıldızların Laneti Serisi Kaç Kitaptan Oluşuyor?

Birinci Kitap: Yıldızların Laneti
İkinci Kitap: Güllerin İhaneti
Üçüncü Kitap: Küllerin Kehaneti
... (Devamı Gelecek!)

Novella: Lanetin Tarihi

Peki siz Yıldızların Laneti serisi hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce serinin üçüncü kitabı nasıl olacak? Ayrıca göz kamaştıran kitap tasarımıyla ilgili neler söylemek isterseniz? Yorumlarda buluşalım!

6 Temmuz 2023 Perşembe

Yeni Başlayanlar: Garip Akımı (Birinci Yeniciler)

Temmuz 06, 2023 6

Garip Akımı (Birinci Yeniciler) 1940 yılına kadar gelen bütün şiir anlayışına karşı çıkarak edebiyatımıza yeni bir soluk getiren topluluğun adıdır. Bu toplulukta, özellikle de şiirlerini ağzımızdan hiç düşürmediğimiz Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday vardır. Bu üç isim de devrin en önemli sanatçılarından birisidir.

Türk Edebiyatı, gerek sanatçılarıyla gerek de çeşitli kültürlerle dünya edebiyatındaki en önemli edebiyat dallarından birisi. Halk Edebiyatından Divan Edebiyatına, Tanzimat Edebiyatından Servetifünün Edebiyatına kadar çeşitli dönemlerle oluşan ve gelişen Türk Edebiyatı kuşkusuz o dönemlerden bu döneme kadar birçok farklı tarza ev sahipliği yapmıştır. Her ne kadar okuduğumuz bir eseri seçerken konusuna dikkat ederken aslında o eserin oluştuğu döneme de dikkat etmek önemlidir. Çünkü her yazar kuşkusuz yetiştiği dönemin bir nevi ayna olma görevini üstlenmiştir.

Yeni serimiz "Yeni Başlayanlar" olarak ilk yazımızı da devrin önde gelen sanatçılarının içinde olduğu Garip Akımından kitaplar önereceğiz.

Garip Akımı (Birinci Yeniciler) Nedir?

Garipçiler veya I. Yeniciler, Türk edebiyatında 1941-1946 yılları arasında etkili olan bir edebi akımdır. Garipçiler, şiirde dilin sıradanlığına ve günlük konuşma diline ağırlık vererek geleneksel şiir anlayışından farklı bir yol izlemişlerdir.

Garipçilerin öncülerinden olan Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, edebi eserlerinde sıradan insanın günlük hayatından izler taşıyan, basit bir dil kullanımını tercih etmişlerdir. Şiirlerinde mizah, ironi ve halk dilini ön plana çıkaran Garipçiler, geleneksel şiirin biçimsel kurallarını da kırmışlardır.

Ayrıca Garipçiler, çağdaş Türk şiirinin gelişimine büyük katkıda bulunmuş ve birçok genç şair üzerinde etkili olmuştur. Akımın etkisi günümüz Türk edebiyatında hala hissedilmekle beraber Garipçilerin ortaya koyduğu dil ve anlatım biçimi, Türk şiirindeki geleneksel kalıpların sorgulanmasına ve yenilikçi yaklaşımların benimsenmesine öncülük etmiştir.

Bütün Şiirleri - Orhan Veli Kanık

Ölümünden sonra, şairin kitaplarını Bütün Şiirleri (1951) adıyla basıldı. Birinci Yeniciler çoğunlukla şiir üzerinden eserleri oluşturdukları için günümüzde de şiirleri bir bütün haline getirilip biz okuyuculara sunulmakta. Biz de Orhan Veli Kanık'ın en tanınmış ve en güzel şiirlerinin bulunduğu "Bütün Şiirleri" ni sizlerle paylaşmak istedik.

Bütün Şiirleri'nin içerisinde bulunan Anlatamıyorum, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi gibi şiirleri Orhan Veli dendi mi akla ilk gelen şiirlerindendir.

Ayrıca dillerden düşmeyen Anlatamıyorum şiirinin bir kısmını sizler için ekledik:

...
Gözlerin bir deniz,
Bir gemi gibi beni alıp götürüyor.
Gözlerin bir orman, Bir kuş gibi beni uçuruyor.
Gözlerin bir dağ,
Bir rüzgar gibi beni savuruyor.
Anlatamıyorum işte,
Anlatamıyorum.


İsa'nın Güncesi - Melih Cevdet Anday

Garip Akımının önemli temsilcilerinden birisi olan Melih Cevdet Anday şiir ve şiir çevirilerinin yanı sıra roman türünde de eserler vermiştir. Her ne kadar Anday'ın romanları şiirleri gibi ön planda olmasa da önem verilmesi gerekilen bir yönüdür.

Modern zaman insanını tutsak eden "kuşku"nun merkeze alındığı İsa'nın Güncesi'nde Melih Cevdet Anday bireyin yalnız kalışını anlatıyor. Bir tür sanrıya dönüşen kuşku, endişe, gözetlenme korkusunun yarattığı bu yalnızlık; giderilebilir, dindirilebilir bir şey de değildir.

Kurşunda bir oyun oynanıyordu, ben bunun dışındaydım, ama bir yandan da tümümüzün ağır bir uyumsuzluk ipinde bulunduğumuz duygusunu canlı olarak yaşıyordum. Bu duygu bir aldanma değildi kuşkusuz; hatta seslerin kesilmesi de bunun sonucuydu bence. Pamuk ipliği ile bağlı gibiydik birbirimize. İlişkilerimizin düzenini sağlayan kalıplarımıza bir giriyor, bir çıkıyorduk. Hem tek başımızaydık, hem bir aradaydık. Zaman denilen şeyin beş paralık değeri kalmıyordu. Yıldızlar gibi, birbirimizden habersiz dönüyorduk. Ses duvarını aşıp saltık bir sessizliğe gömülmüştük. Artık hiçbir şeyin anlamı yoktu.

Şimdiden Anday sevenler için keyifli okumalar dileriz. Roman hakkındaki görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Kolları Bağlı Odysseus - Melih Cevdet Anday

Melih Cevdet Anday'dan bu kez bir şiir önerisi! Bu kitapta Melih Cevdet Anday'ın 1962, 1970 yıllarında ilk basımları yapılan iki yapıtı bir arada sunuluyor: Kolları Bağlı Odysseus ve Göçebe Denizin Üstünde.

Sizler için Kolları Bağlı Odysseus şiirinden bir kısmını ekledik:

...
Tanrıçaların en tanrısalı
Güzel belikli Kirke eyitti:
'Sen Odysseus iki ölümlüsün
Hades'i gördün daha yaşarken
Güneş doğmayan neşesiz ülkeyi
Günlerce karanlıkta kaldın
Çünkü İthaca yaşatıyordu seni
Tanrısal denizde ordan oraya
Bin yıldır aradığın ada...
Konağının sarsılmaz temeli
İkarios kızı Penelopeia
Ve erdemli dölün Telemakhos
Bütün ülkün ve sevgin olan İthaca.'
...


Bay Lear - Oktay Rifat Horozcu

Garip Akımının bir diğer önemli ismi ise Oktay Rifat Horozcu. Akımın genel olarak şiir eksenli olmasının yanı sıra Oktay Rifat da roman türünde eserler vermiştir. O romanlardan birisi de Bay Lear'dır.

Oktay Rifat yeni romanı Bay Lear'ı şöyle anlatıyor: "Bay Lear yeni anlamıyla gerçekçi bir romandır. Kişiler düşünen varlıklar olarak ele alınmakta, anlatılmamakta, gösterilmektedir. İki tür düşünce, biri sözcüklerle gelişen düşünce, öteki olaylara nesnelerle kurulan düşünce, başka bir deyimle iç monolog ve düş, özellikle uyanıkken görülen düş kitabın başlıca konusudur. Kimi yazarlar iç monoloğu bir zemberek boşanması gibi ele alıyorlar. Oysa iç monolog belirli koşullara, dış olaylara, bu olaylarla ilgili çağrışımlara bağlı olarak gelişir. Odadaki kediyle ilgilenen kişinin iç monoloğu bu kedi çekirdeğinin çevresinde halkalanır ve genişler. Okuyucu bu belirli koşulları biliyorsa, kendisine bunlar gösterilmişse iç monoloğu kavramakta zorluk çekmez. İç monoloğa ya da düşe, başka bir deyimle düşünceye verilen değer kişinin yapısını yansıtmasındadır. Düşünce insanın ta kendisidir. 

Bay Lear'deki kişilerin düşüncelerinden toplumsal gerçeklere sıçramak olasıysa bu o kişilerin sahici olduklarını gösterir. Sahici olmaları uydurma olmalarıyla çelişmez. Bay Lear Fransız yeni dalga romanının önemini yitirmiş nesnel roman türüne girmez. Bu kitap Joyce çizgisinden yola çıkılarak kısa sürede çalakalem yazılmıştır. Özdevime, gerçekçilik açısından, büyük önem verilmiştir. Bu yüzden anlatım, daha doğrusu gösterim kitapsal değildir. Noktalama sadece okumayı kolaylaştırmak için kullanılmıştır."

Elleri Var Özgürlüğün - Oktay Rifat Horozcu

Elleri Var Özgürlüğün, Oktay Rifat'ın  Güzelleme'yi ayrı tutarsak Garip ortak kitabından sonraki ilk kitabıdır.

1966 yılında çıkan kitap ozanın şiir serüveninde yeni bir yönelişe işaret eder. Garip ile çıktığı yolda Perçemli Sokak ile İkinci Yeni çizgisini belirleyen Rifat, Elleri Var Özgürlüğün ile üçüncü atılımını yaparak toplumcu şiirin izlekleriyle bütünleşir. Kendi söyleyişini iyice derinleştirmiştir artık. Tarihten güncelliğe uzanan anlam katmanlarıyla, imge örgüsüyle insanlık durumunu şiirleştirmiştir. 

Elleri Var Özgürlüğün, bir özgürlük manifestosuyla açılır; Agamemnon adlı ilk bölüm antik Yunan destanlarıyla, tragedyalarla ilerler. Düşünceyle duygunun, imgeyle anlamın altın oranını bulduğu ikinci bölümdeyse sonraki kitaplarını müjdeleyen şiirler vardır. Oktay Rifat'ın ustalık belgelerinden Elleri Var Özgürlüğün, ortaya koyduğu etik sorgulamalarla yepyeni anlamlara bürünüyor.

Sizler için şirinin bir kısmını ekledik:

...
Bu umut özgür olmanın kapısı;
Mutlu günlere insanca aralık.
Bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
Vurur üstümüze usulca ürkek. 

Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi;
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!


Garip Akımına özel kitap önerilerimiz bunlardı. Eğer sizlerin de önereceği kitaplar varsa yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Peki Garip Akımı hakkında neler biliyorsunuz? Edebiyat derslerinde gördüğümüz "OMO" (Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat) hangi eserlerini daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

4 Temmuz 2023 Salı

Satranç | Stefan Zweig

Temmuz 04, 2023 4

Stefan Zweig'ın, 1942 yılında, Hitler iktidarından kaçarak sürgün hayatı yaşadığı Buenos Aires'te yayımladığı Satranç adlı romanı, hem yazarın intiharından önce bıraktığı bir veda mektubu hem de doğrudan Nazizm'i hedef aldığı tek kurmaca eseridir.

Klasik bir Zweig eseri olmasına karşın anlatmak istediği sadece satranç üzerine kurgu değildir. Asıl anlatmak istediği satrançtaki beyaz ve siyahın mücadelesi sadece tahtada değil hayatın da ta kendisidir. Ayrıca zor şartlarda yaşamaya hatta yazmaya çalışırken hissettikleri, düşünceleri eserlerine de olağanüstü bir şekilde yansıtmıştır.

Konumuz Kitap olarak Stefan Zweig'in eserlerini çok beğeniyoruz ve okumaya yeni başlayan veya okuma alışkanlığını kazanmak isteyen okurlara da gözü kapalı bir şekilde Zweig'i öneririz. Çünkü siz de okurken fark edeceksiniz ki Zweig'in eserleri her ne kadar derin bir anlamı olsa da bir oturuşta bitirilebilecek kısa öykülerden oluşmakta. 

Eğer Stefan Zweig'in eserlerini toplu bir şekilde okumak istiyorsanız sizlere Zeplin Yayınlarının Stefan Zweig'e özel olarak tasarladığı toplu öykülerden oluşan kutusunu almanızı öneririz.

Peki Satranç'ın Konusu Nedir?

New York'tan Buenos Aires'e yapılan bir gemi yolculuğunda, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, kendisi için beklenmedik bir rakip olan Dr. B. ile karşılaşır. İsimsiz bir amatör olan bu gizemli rakibin satrançla tanışmasının olağanüstü bir hikâyesi vardır. Bir Nazi kurbanı olan Dr. B. o kara günlerde sadece satranç sayesinde ayakta kalabilmiştir.

Hikâyenin diğer kahramanı Czentovic ise iletişim kurmakta zorlanan, yaşamında satranç dışında hiçbir şey olmayan, kazanmaya kurulu bir saat, soğuk, küstah, kuralcı, yüzeysel, kültürsüz, karacahil bir "dahi"dir. Bu kısa anlatıda, Zweig'ın tüm izleklerini bulmak mümkün: dünün dünyasından bugünün dünyasına geçiş, marazi tutkular, sapkın zekâlar, felaketlerini yaşamları boyunca taşıyan bireyler, faşizm ve kaba şiddet karşısında Avrupa'nın ve dünyanın kaderi...

Satranç sonsuz eski, ama aynı zamanda sonrasız yenidir; kuruluşu mekanik, ancak sadece hayal gücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır. Sürekli kendini geliştiren, ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemidir; hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, esersiz bir sanat, temelsiz bir mimaridir.

Sürgünde Yazılan Bir Hikaye...

Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder. Özellikle de o dönemlere hakim olan Nazi dünyası yazarın eserlerine yansımıştır. Oysa Satranç, âdeta yazarın bir veda mektubu niteliği taşımaktadır.

Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştir.


Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna artık gücüm kalmadı.


Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?


Muhtemelen kitabı hemen elime alıp okuduğumu düşüneceksiniz. Kesinlikle hayır! Önce bir kitabım olmasının sevincini yaşamak istiyordum.


Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.


Fakat insan daha satrancı bir oyun diye adlandırmakta, kendini hakaret etmek anlamını taşıyan bir küçümsemenin vebali altına sokmuş olmuyor muydu?


Tıpkı aşk gibi satranç için de bir eş gereklidir.


Dört aydır elime kitap almamıştım, birbiri ardına basılmış kelimeleri, satırları, sayfaları, yaprakları görme düşüncesi bile içimi kıpır kıpır etmeye yetmişti.


Peki sizler Satranç'ı okudunuz mu? Sizce Stefan Zweig nasıl bir yazar? Zweig'den en beğendiğiniz öyküsü nedir? Yorumlarda buluşalım!

Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.