Bir Stefan Zweig klasiği ile karşınızdayız. Uzun bir zamandır sizlerle bir Zweig eserini okuyup tartışmamıştık. İşte büyük gün bugün.
Şimdiden söylemek gerekirse kısa ve öz hikayeleri okumayı seven okurlarımız varsa Cenevre Gölü'ndeki Olay tam da size göre.
Kitabın içeriğinde tamı tamına üç hikaye bulunmakta. Bu hikayeler bir Zweig klasiği olan kısa hikayeler şeklinde. Eğer bu aralar kısa hikayeler okumak istiyorsanız Stefan Zweig'in Cenevre Gölü'ndeki Olay'ını kesinlikle okumanızı öneririz. Ayrıca Stefan Zweig'ın diğer kitaplarını merak ediyorsanız buradan kitap yorumlarına ulaşabilirsiniz.
İlk Hikaye: Ormanın Üzerindeki Yıldız
Kitabın ilk hikayesi Ormanın Üzerindeki Yıldız. Hikaye bir otelde garson olarak çalışan François'in güzel Barones Ostrouska'ya olan platonik aşkını anlatıyor. "Bir insanın, varlığını ölümle kanıtlamak istemesi bile, belki bir varoluştur. Kim bilir?" sorusu kitap boyunca aklınıza takılıyor.
Bir anlık zaafının ve aşkının kurbanı olanların, bunun farkında olmadan yaşadığı karanlıkları en ince detayına kadar anlatıyor Zweig. Aşkın, çalkantılarla dolu bir ruhta yarattığı hazin son hiç bu kadar etkileyici olmamıştı.
İkinci Hikaye: Leporella
Zweig, Leporella ve Zıt İkizler'de kadını anlatıyor. Güzelliği, çirkinliği, iyiliği ve kötülüğü kadının varlığında somutlaştırıyor.
Hayatının çoğunu kırsalda geçirmiş, herhangi bir duyguyu gerçek anlamda tanımayan içe dönük bir kadın, Viyana’da bir baronun evinde çalışmaya başladıktan sonra gerçek anlamda da yaşamaya başlıyor; bir duygu kıvılcımı ya da anlık bir farkına varış bir kadının hayatını iyi ve kötü anlamda değiştirebiliyor.
Birbirine ayna olacak kadar benzeyen iki kadının, hayatı birbirinden oldukça farklı yaşayışları; iyiyle kötünün amansız savaşı; kötünün galibiyeti; ancak, zamanın iyiden yana olan akışı, zıt ikizlerin ruhsal çözümlemeleriyle okuru masalsı bir dünyaya çağırıyor.
Üçüncü Hikaye: Cenevre Gölü'ndeki Olay
Üçüncü ve son öykü Cenevre Gölü'ndeki Olay'da ise Rusya'da savaşan bir askerin sürgünden eve dönmek için verdiği amansız mücadele anlatılıyor. Ayrıca ülke sınırlarının aileleri parçaladığı ve savaşın ne kadar da insafsızca olduğu vurgulanıyor hikaye boyunca.
Üç hikayenin de ortak noktası sonu ortak bir şekilde bitiyor diyebiliriz. Eğer kısa hikayeleri okumayı seviyorsanız bu kitabı rafınıza ekleyebilirsiniz.
Burada yaşayamam. Başkalarının istediği gibi bir hayat sürmenin ağırlığına insan ne kadar katlanabilir?
Zaten kim arkasına dönüp gölgesine bakar ki? İnsan bilir ki gölgesi her zaman sessizce adımlarını takip eder; bazen de sanki daha farkına varmadığı bir dilek gibi hızla önüne geçip koşar. Ama insan o eğri büğrü şekillerin hep kendisini taklit ettiğini düşünmez, dönüp ona da kendisini görmeye çalışmaz.
Aşk, tedbirden yoksundur; düşünmez, sadece hayal eder.
Onun dudaklarının değdiği bardakları tavan arasındaki , küçük küf kokan odasına götürdü ve ay ışığını arttır gece de sanki değerli mücevherlermiş gibi parıldamalarını seyretti.
Mutfaktaki ocağın ateşi güneşi, yıllar boyu yaktığı odunlar ise ormanıydı.
Hiç kimse yabancı adamın soyadını bilmediğinden gömüldüğü yere ucuz tahta bir haç dikildi. Hani şu, Avrupa'yı bir uçtan diğer bir uca kaplayan isimsiz askerlerin mezarları üzerindeki küçük haçlardan.
Böylece, basit bir adamın hayatında ansızın bir düş uyanmıştı.
Peki sizler Cenevre Gölü'ndeki Olay'ı okumuş muydunuz? Hikayeler arasında en beğendiğiniz hikaye hangisi? Yorumlarda buluşalım!
Başkalarının istediği gibi bir hayat sürmenin ağırlığına insan ne kadar katlanabilir?
YanıtlaSilNe güzel bir cümle
Yorumunuz için çok teşekkür ederiz. 😇
SilZweig'ın pek bilinmeyen kitaplarından. Daha önce denk gelmedim desem yeridir. :)
YanıtlaSilYorumun için teşekkürler, listeme ekledim. :)
Ne demek, biz yorumunuz için çok teşekkür ederiz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz. 😇
Sil
YanıtlaSilZweig çok seviyorum ama bu kitabına daha öcne denk gelmemiştim.
Evet, Zweig'in pek bilinmeyen bir kitabı diyebiliriz.
SilNASIL ALINIYOR
YanıtlaSilMerhaba! Kitapçılardan veya internet sitelerinden kitabı satın alabilirsiniz.
Sil