Herkese yeniden merhaba! Bugün çok güzel bir romanı sizlere tanıtacağız. Gerçek olaylardan ilham alınarak kurgulanan romanları okumayı seviyorsanız İnci Aral'ın Şarkını Söylediği Zaman'ı kesinlikle okumalısınız.
Romanımıza geçmeden önce eğer aramızda İnci Aral'ın Şarkını Söylediğin Zamanı'ı ve diğer romanlarını okuyanlar varsa yorumlarda bizlere düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Önceden belirtmemiz gerekirse bu romanda yer alan siyasi olaylar gerçektir ve roman gerçeğine uygun olarak kurgulanmıştır. Kişiler ise hayal ürünüdür, gerçek kişilerle ilgileri yoktur. İnci Aral'dan paylaştığımız ilk roman incelemesi olduğundan dolayı kitap önerilerinizi de merakla bekliyoruz. Eğer aramızda İnci Aral'ın herhangi bir romanını okumayanlar varsa başlangıç olarak Şarkını Söylediğin Zamanı'nı okumanızı tavsiye ederiz. Dilin sade ve akıcı oluşu kitabı birkaç güne bitirebilmenizi sağlayacak. Ama bundan da öte konusuyla farklı dünyalara yolculuk edeceksiniz. O zaman kitabımıza hızlıca geçelim!
Şarkını Söylediğin Zaman Konusu Nedir?
İnci Aral, arka planında değişen bir ülke, insanlar, gençlik ve siyaset olan, bambaşka bir aşkın izini sürüyor. Umudun, arzunun, hüznün, şarkılarla canlanan iklimini bir kez daha, derinlik ve ustalıkla anlatıyor. İnci Aral, Şarkını Söylediğin Zaman'la Türk romanını zirveye taşıyor. Okuyanın aklından yıllarca çıkmayacak bir ezgi dinletiyor.
Bu roman, Deniz ile Cihan'ın hüzünlü şarkısını anlatıyor. 70'li yılların sonunda Ankara'da, üniversitede tanışan Deniz ile Cihan'ı ortak tutkuları olan müzik bir araya getirir. Deniz, Ankaralı bir ailenin isyankar kızı, Cihan taşradan gelmiş bir genç adamdır.
12 Eylül öncesinin en karanlık günlerinde yolları kesişen bu iki genç arasındaki ilişki birini tutkulu bir aşka götürürken, diğeri devrimci düşlerinin rüzgarına kapılır. Yaşanmamış bir aşkın izdüşümü, aradan otuz yıl geçtikten sonra farklı bir boyutta, ama aynı tutkuyla iki insana yansır: Biri artık orta yaşını sürmekte olan Cihan, diğeriyse ona hem yabancı hem de son derece tanıdık olan bir kadındır.
Bende anlayamadığın nedir biliyor musun?Neymiş?Nazım'ın dediği gibi: 'Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum. Kendi şarkımı.' Ama yapamam biliyorum, çünkü o şarkı içimde kuruyup kaldı. Beni öldüren bu işte.Şarkılar bitmez, yeni şarkılar filizlenip doğar her zaman...
İnci Aral Kimdir?
27 Kasım 1944 tarihinde Denizli'de doğdu. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü bitirmiştir. Samsun, İzmir ve Manisa'da öğretmenlik yapmıştır.
İlk öykü kitabı 1977 yılında yayınlanan "Ağda Zamanı"dır. Bu kitap, 1980 yılında Akademi Kitabevi İl Kitap Başarı Ödülü aldı. 1983 yılında Kahramanmaraş'taki toplumsal olaylar hakkında yazdığı "Kıran Resimleri" ile Nevzat Üstün Öykü Ödülü'nü aldı. Kıran Resimleri 1989 yılında Fransızcaya çevrilmiştir.
Yazar, 1992 yılında Ölü Erkek Kuşlar adlı romanı ile Yunus Nadi Ödülü'nü kazanmıştır. 2002 yılında yayınlanan romanı Mor ile Orhan Kemal Roman Armağanı'nı almıştır. 1994'te yayımladığı Yeni Yalan Zamanlar, 2002'de yayımlanan Mor ve 2007'de yayımlanan Safran Sarı romanını Yeni Yalan Zamanlar başlıklı bir üçleme haline getirmiştir.
İnci Aral'ın Eserleri
Roman
Ölü Erkek Kuşlar (1992)
Yeni Yalan Zamanlar (1994)
Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm (1997)
İçimden Kuşlar Göçüyor (1998)
Mor (2002)
Taş ve Ten (2005)
Safran Sarı (2007)
Sadakat (2010)
Şarkını Söylediğin Zaman (2011)
Unutmak (2009)
Öykü
Ağda Zamanı (1980)
Kıran Resimleri (1983)
Uykusuzlar (1984)
Sevginin Eşsiz Kışı (1986)
Gölgede Kırk Derece (2003)
Anlar İzler Tutkular (2003)
Ruhumu Öpmeyi Unuttun (2006)
Unutmak (2008)
İnci Aral'ın eserlerini ilk defa okumaya başlayacaklara özel Şarkını Söylediğin Zaman romanını sizlere tavsiye ederiz. Şimdiden keyifli okumalar!
Peki siz daha önce İnci Aral'ın romanlarını okumuş muydunuz? Okuduysanız İnci Aral ile ilgili düşünceleriniz neler? Yorumlarda buluşalım!
Evin içinde hafif müzik, tatlı bir hüzün ve sıcak bir kavuşma esintisi vardı. Bir de aralarında ezilen menekşelerin kokusu...
Kısa sürede çok uzun yaşadım. Yaşanacak ne varsa tümünü yaşadım.
"Ezilen fidanlar doğrulur, kırılanların yerine yenileri biter..." dedi biri, alayla. "Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok!"
Nazım'ın da dediği gibi; Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyordum. Kendi şarkımı. Yapamayacağımı biliyorum çünkü o şarkı içimde kuruyup kaldı. Beni öldüren bu işte.
Bu ülkedeki karşıtlıklar, her konuda can yakıcıydı aslında.
Bu sıradan, basit bir gençlik aşkı değildi. Sonsuzluk kitabına kaydetme isteğiyle kaleme alınmış çok daha derin, trafik bir sevgiydi. Bir itiraf, bir özür ve baştan sona imkansızlıktı.
Havuzun başında, eski Ekim güneşleri kumrular saçlarını okşarken ve biz tahta bankın üstünde yan yana otururken yaşamak ne güzelmiş.
Kuşları görebilmek için yalnızca gökyüzüne değil, kumdaki ayak izine de bakmak gerekiyordu.
... Evet ama aşk, hak etmeden sevilmekti zaten. Hak edilmemiş bir armağandı.
Doğa kaygısızca kendi döngüsünü sürdürüyordu. Dünya buydu işte. Bu kadar yalındı. Onu karmaşık hale getirense insandı.
Ara sıra başını kaldırıp yıldızlara bakarak kendini evrenin bilinmezliği içinde sabit bir noktada yerleşik ama bağımsız hissetmek ne kadar güzeldi.
"Dünyayı parayla değil kafamızla değiştirebileceğimize inanıyorduk da ondan. Ne kadar yanılmışız!"
Gelecek. O yaklaşmaya çalıştıkça öteye kaçan bir şey.
Bir yığın yıkık dökük anı, yarım kalmış bir aşk, umutsuzluk ve acı bırakmıştı ardında giderken.
En sevdiğim yazarlardan biridir, bütün kitaplarını okudum, yeni kitabını bekliyorum. Sevgiler.
YanıtlaSilYorumunuz için çok teşekkür ederiz. 😇
Silçok kitabını okudum ama bunu değil :)
YanıtlaSilYorumunuz için çok teşekkür ederiz.
SilHenüz hiç İnci Aral okumadım, bakalım ne zaman kısmet olacak.
YanıtlaSilYorumunuz için çok teşekkür ederiz. İlk kitap için Şarkını Söylediğin Zaman'ı öneririz. ✨
Sil