27 Mayıs 2024 Pazartesi

Bir Dede Torun Hikayesi: Mona’nın Gözleri

Mayıs 27, 2024 4

Thomas Schlesser'in büyüleyici romanı Mona'nın Gözleri, okurlarıyla buluştu! Kitap, sanat tarihiyle ilgilenen okurlar için de oldukça bilgilendirici. Yazar, her bir sanat eserinin tarihi ve arkasındaki anlam hakkında detaylı bilgiler veriyor. Bu bilgiler, okurun sanat eserlerini daha iyi anlamasına ve takdir etmesine yardımcı oluyor.

Mona'nın Gözleri; Amerika, Kore, İtalya, Almanya dahil olmak üzere kitabın hakları kısa sürede 32 ülkeye satıldı. Fransa'da kısa sürede 36.000 adet satışı yakalayarak çok satan listelerinde üst sıralara kısa sürede yerleşmeyi başardı.

Mona'nın Gözleri Romanının Konusu

10 yaşında görme yetisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Mona adında zeki bir kızın hikayesini anlatıyor.

Mona'nın dedesi, bu zorlu süreçte ona destek olmak için onu Paris'teki en büyük üç müzeye (Louvre, Orsay ve Pompidou) götürmeye karar verir. Dede ve torun, bu sanatsal yolculuk boyunca sadece sanat eserlerini keşfetmekle kalmaz, aynı zamanda hayatın anlamı, aile, dostluk, aşk ve kayıp gibi evrensel temalar üzerine de derin düşüncelere dalarlar.

Sonuç olarak, Mona'nın Gözleri; sanat, hayat ve görme üzerine ilham verici bir masal. Bu kitabı, sanata ilgi duyan herkese, zor zamanlardan geçenlere ve yeni bakış açıları arayanlara kesinlikle tavsiye ederiz.

Sanatın İyileştirici Gücü!

Roman, sanatın gücünü ve iyileştirici etkisini sıkça vurguluyor. Mona, her bir sanat eserinin arkasındaki hikayeyi ve sanatçının duygularını anlamaya çalışırken, kendi duygularıyla da yüzleşmeye başlar. Sanat, ona zor zamanlardan geçmesine yardımcı olurken, aynı zamanda hayata dair yeni bakış açıları da kazandırır.

Mona'nın Gözleri, sadece bir çocuk romanı değil aynı zamanda yetişkinler için de keyifli bir okuma deneyimi sunuyor. Yazar, sade ve akıcı bir dille, okuru sanat dünyasının büyülü atmosferine sürüklüyor. Romanın kahramanları ile empati kurmak ve onların duygularını anlamak oldukça kolay.

Kalbinizi ısıtacak ve size ilham verecek bir kitap Mona'nın Gözleri. Sanatın ve insan ruhunun güzelliğine dair unutulmaz bir okuma deneyimi yaşamak istiyorsanız, bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Thomas Schlesser Kimdir?

Thomas Schlesser, çağdaş sanat, sanat tarihi ve eleştiri alanlarında tanınmış bir Fransız akademisyen, yazar ve küratördür.

Kendisi özellikle 19. ve 20. yüzyıl sanat tarihi üzerine yoğunlaşmıştır. Schlesser, sanatın toplumsal ve kültürel bağlamlarını inceleyen çalışmalar yaparak, sanatı sadece estetik bir obje olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve politik bir ifade aracı olarak ele alır.

Thomas Schlesser, birçok sanat tarihi kitabı, makalesi ve eleştirisi ile tanınır. Sanat eleştirisi alanında etkili bir figür olup, çeşitli sanat dergilerinde ve akademik yayınlarda yazılar yazmıştır. Eserlerinde, sanatın tarihsel gelişimi ve toplumsal etkileri üzerine derinlemesine analizler yapmıştır.

Peki siz Mona'nın Gözleri'ni okumak için heyecanlı mısınız? Romanın konusu ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Sizce sanatın iyileştirici gücü var mı? Yorumlarda buluşalım!

26 Mayıs 2024 Pazar

Öğretmen Olmak | Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan

Mayıs 26, 2024 0
Eğitim dünyasının iki önemli ismi, Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, "Öğretmen Olmak" adlı eserini siz okurlarımıza paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Doğan Cüceloğlu'ndan okuduğumuz ilk eser, fakat son eser olmayacak.

Verilen tavsiyeler, öğütler, bakış açınızı genişletecek bilgiler bir sohbet niteliğinde biz okurlara sunuluyor bu kitapta. Altını çizeceğiniz, not alacağınız bir sürü nokta var. Biz de elimizden geldiğince bu önemli öğütleri siz okurlarımıza paylaşmak istedik. Hem öğretmenlerin hem de öğretmen adaylarının mutlaka okuması gereken bir eser. Bu kitap, yalnızca eğitimciler için değil, eğitim sürecine dahil olan herkes için ilham verici bir kaynak niteliğinde.

Kitabımıza geçmeden önce aramızda Doğan Cüceloğlu'nun ve İrfan Erdoğan'ın Öğretmen Olmak kitabını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağız.

Öğretmen Olmak: Bir Can'a Dokunmak

Öğretmen Olmak, öğretmenlerin sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda birer rehber ve rol model olduklarını vurguluyor. Sayın Doğan Cüceloğlu'nun psikoloji ve insan davranışları konusundaki engin bilgisi ile Sayın İrfan Erdoğan'ın eğitim teorileri ve pratikleri üzerine olan uzmanlığı birleşerek, okuyuculara bütünsel bir bakış açısı sunuyor.

Kitap, öğretmenlerin mesleklerini icra ederken karşılaştıkları zorlukları, bu zorluklarla başa çıkma stratejilerini ve eğitimdeki en iyi uygulamaları ele alıyor. Sadece ders anlatmanın ötesinde, gerçek bir öğretmen olmanın anlamı ve önemi irdeleniyor.

Bu kitabı okurken, öğretmenliğin sadece bir meslek olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu hissedeceksiniz. Eğitim dünyasında fark yaratmak isteyen herkes için "Öğretmen Olmak" kesinlikle kaçırılmaması gereken bir eser.

Öğretmen Olmaktan Daha Fazlası...

Kitaptaki ilgi çeken başlıkları siz okurlarımız için sıraladık. Genel olarak her bir cümlenin değeri çok büyük. Bu kitabı okuduğunuzda gözden kaçırılan küçük detayları keşfedeceksiniz.

  • Öğretmen Olmak ve Öğretmenlik Yapmak Arasındaki Farklar: Cüceloğlu ve Erdoğan, bu iki kavram arasındaki ince çizgiyi ustalıkla çiziyor. Öğretmen olmanın sadece bir diploma sahibi olmak değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu vurguluyorlar.
  • Etkin Bir Öğretmenin Nitelikleri: Kitapta, ideal bir öğretmenin sahip olması gereken donanımlar ve beceriler detaylı bir şekilde ele alınıyor. Öğrenciyle iletişim kurma, onu motive etme ve potansiyelini ortaya çıkarma gibi konularda pratik bilgiler sunuluyor. Ayrıca öğretmenlerin sadece ders anlatan bireyler olmadığını, aynı zamanda öğrencilerin hayatlarına dokunan, onların karakter gelişimine katkıda bulunan bireyler olduğunu gösteriyor.
  • Eğitim Sisteminin Eleştirisi: Eser, günümüz eğitim sisteminin bazı eksikliklerine de değiniyor. Yazarlar, ezberci eğitimden ziyade, yaratıcı düşünmeyi ve problem çözmeyi teşvik eden bir eğitim modelinin önemini savunuyorlar.
  • Gerçek Hikayeler ve İlham Verici Örnekler: Kitap boyunca, farklı öğretmenlerin ve öğrencilerin hikayeleri aktarılıyor. Bu hikayeler, okuyucuya ilham verirken, öğretmenlik mesleğinin zorlukları ve güzellikleri hakkında da fikir veriyor.
  • Mesleki Gelişim: Sürekli öğrenme ve kendini geliştirme, öğretmenlik mesleğinin vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendiriliyor. Kitap, öğretmenlere mesleki gelişim için gerekli olan becerileri ve kaynakları sağlıyor.
  • Eğitimde İnsani Yaklaşım: Cüceloğlu ve Erdoğan, öğretmenin öğrencileriyle kurduğu ilişkinin önemini vurguluyor. Sevgi, saygı ve empati, etkili bir eğitimin temel taşları olarak sunuluyor.

Öğretmen Olmak Kitabı Niçin Okunmalı?

Öğretmen Olmak, eğitim dünyasına dair derinlemesine analizler ve pratik öneriler sunan bir başyapıt. Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan, öğretmenlerin mesleklerini daha anlamlı ve etkili bir şekilde icra edebilmeleri için gereken bilgi ve ilhamı bu kitapta topluyor. Kitap, eğitimcilerin yanı sıra, eğitim sürecine katkı sağlayan ebeveynler, yöneticiler ve öğrenciler için de faydalı bilgiler içeriyor.

Bu kitabı okurken, öğretmenliğin sadece bir meslek olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu hissedeceksiniz. Eğitim dünyasında fark yaratmak isteyen herkes için "Öğretmen Olmak" kesinlikle kaçırılmaması gereken bir eser.

Öğretmenin görevi, bilgi aktarmak değil, öğrenmeyi teşvik etmektir. (Paulo Coelho)

Öğretmenlerin karşılaştığı zorlukları anlamak ve bu zorlukların üstesinden gelmek için gereken stratejileri keşfetmek isteyen herkes için mükemmel bir rehber niteliğinde Öğretmen Olmak. Bu değerli eseri okuyarak, eğitim dünyasına dair yeni bir perspektif kazanacaksınız.

Öğretmen Olmak, sadece bir kitap değil, bir yolculuk... Bu yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Eğer cevabınız "Evet!" ise bu eşsiz eseri kesinlikle okumalısınız. Şimdiden keyifli okumalar dileriz!

Peki siz Doğan Cüceloğlu'nun ve İrfan Erdoğan'ın Öğretmen Olmak eserini okumuş muydunuz? Sizce "öğretmen olmak" ne demektir? Yorumlarda buluşalım!

Öğretmen, öğrencilerin sadece dersten derse okulda karşılaştıkları biri değil; onların saygın, onurlu bireyler olarak yetişmelerine baş koymuş yaşam koçudur. (Doğan Cüceloğlu)


Düşünsel yönden güçlü, felsefi ve bilimsel temelleri sağlam, uygar bir dünyanın içinde yer aldığının bilincinde insanlardan kurulu bir eğitim düşünürleri kadrosu, bir eğitim çevresi; Türkiye'nin en hayati ihtiyaçlarından biridir. (Doğan Cüceloğlu)


Ey öğretmenler, öğrencilerinizin güzel davranışlarına ve başarılarına tanık olunuz. (Doğan Cüceloğlu)


Sınıf, "biz bilinci"nin tohumlarının atıldığı ve geliştiği yerdir. (Doğan Cüceloğlu)


Öğretmenin sınıfa girip kapıyı kapatmasıyla birlikte bir dünya kurulur orada. Şuna kesinlikle inanıyoruz ki sınıfın özgül bir psikolojisi, özgül bir sosyolojisi ve özgül bir siyaseti vardır; bir başka deyişle özgül bir kültüre sahiptir sınıf. O yüzden sınıf deyip geçmemek gerekir. (Doğan Cüceloğlu)


Türk milli eğitim sistemi öyle ya da böyle felsefe ile iç içe olmalı ve felsefe ile yoğrulmalıdır. (Doğan Cüceloğlu)


Öğretmen öncelikle okur. Okumak zenginleştirir ve özgürleştirir. (İrfan Erdoğan)


Ve diyoruz ki bilimsel duruşun hakim kılındığı bir eğitim sistemi, her halükarda sağlıklı ve başarılı olur. Bilimselliğin ihmal edildiği bir eğitim sistemi ise diğer değişkenler ne olursa olsun çağın gerisinde kalır. (İrfan Erdoğan)


Öğretmen, bir bilim insanı tavrı içinde olabildiği ölçüde başarılı olur. (İrfan Erdoğan)


Bir öğretmen; varoluşuyla, bilgisiyle, eylemi ve estetik anlayışıyla bütünsel tutarlılık içinde tüm varoluşuyla öğretmen olmaktadır. (Doğan Cüceloğlu)


Eskiden bir öğretmen, çalıştığı okulun içinde bulunduğu mahalle ile bütünleşerek o mahallenin sakinleriyle yaşayarak var olmaktaydı. Günümüzde ise zamanının çoğunu yollarda geçirerek vardığı bir okulda sadece öğretmenlik yapabilir. Ben bu sorunun, içinde yaşadığımız dönemin en önemli eğitim sorunlarından biri olduğunu düşünüyorum. (Doğan Cüceloğlu)


Öğretmenin gözünde henüz ilkokuldaki bir çocuk bile, yıllar sonra hayatın içinde yer alacak bir bilim insanı, sanatçı, sporcu, siyasetçi olabilir. Yeni öğretmen olan, yarının büyükleriyle etkileşim kurduğunun bilincindedir.


Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olmak gerekir.


Öğretmen, tıpkı bir cümlenin öznesi gibi eğitimin en temel öğesidir ve eğitim, öğretmenle başlar; tıpkı cümlenin özne ile başlaması gibi.


Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik dersle bile bir insanın kaderini etkileyebilirsin.



19 Mayıs 2024 Pazar

Ayşe Kulin'in Yeni Romanı: 4 Gün 3 Gece

Mayıs 19, 2024 2

Ayşe Kulin okurları burada mı! Sizlere büyük bir haberimiz var. Ünlü yazar Ayşe Kulin'in yeni romanı 4 Gün 3 Gece çıktı! Everest Yayınları tarafından basılan roman, 160 sayfadan oluşuyor. Ayşe Kulin'in son romanı 4 Gün 3 Gece, 27 Mayıs 1960 tarihinde yaşanan askeri darbeyi farklı bir bakış açısıyla ele alıyor.

4 Gün 3 Gece, ülkedeki vatandaşların askerî darbe haberiyle uyandığı bir sabahı ele almaktadır. Sokaklarda tanklar, radyodan yükselen bültenler, düşmeyen telefonlar ve ulaşılamayan dostlar gibi olaylar romanın atmosferini oluşturmaktadır.

4 Gün 3 Gece Romanının Konusu

Romanın arka kapak bilgisi şu şekilde: 27 Mayıs 1960. Ülkedeki tüm vatandaşlar askerî darbe haberiyle uyanıyor sabaha. Sokaklarda tanklar, radyodan yükselen bültenler, düşmeyen telefonlar, ulaşılamayan dostlar...

Gece ertesi sabaha kavuştuğunda Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir dönem başlamıştı.

Usta romancı Ayşe Kulin, tek mekânda kurguladığı ve dört gün üç gecelik bir zaman dilimini kapsayan romanında, 1960 darbesini, okurunu sıradan görünen ama içinde hiç de sıradan olaylar yaşanmayan bir apartman dairesine konuk ederek anlatıyor. Her ayrıntısı incelikle işlenmiş Dört Gün Üç Gece, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin unutulmaz hadiselerinden birine farklı bir yöntemle, aşkla, ayna tutuyor.

Tarih ve Kurgu İç İçe

Ayşe Kulin, 4 Gün 3 Gece romanında kurgusal karakterleri ve hikayeleri gerçek tarihi olaylarla ustalıkla harmanlıyor. Darbenin atmosferi ve o dönemdeki Türkiye'nin sosyo-politik durumu romanın sayfalarında canlı bir şekilde hissediliyor. Eğer tarihle iç içe geçmiş kurguları okumayı seviyorsanız 4 Gün 3 Gece'yi kaçırmamanızı öneririz.

Romanın kısa olması, okurun ilgisini çekecek ve sayfaları hızlıca çevirmesini sağlayacak bir temponun olacağına işaret. Ayşe Kulin'in usta kaleminden çıkan bu eser, tarihle ilgilenenler ve o dönemi merak edenler için okunmaya değer bir yapıt.

Ayşe Kulin Kimdir?

Ayşe Kulin, 26 Ağustos 1941 tarihinde İstanbul'da doğmuş, Türk yazar ve romancıdır. Kulin, biyografi ve öykü türlerinde 33'ten fazla kitap yazmıştır.

İlkokulu Ankara Koleji'nde tamamlayan Kulin, daha sonra İstanbul'da Amerikan Koleji'nde eğitim görmüş ve Londra'da London School of Economics'te sosyoloji eğitimi almıştır. Edebiyat kariyerine 1984 yılında yayınladığı "Güneşe Dön" adlı öykü kitabıyla başlamıştır. Ayşe Kulin'in eserleri genellikle akıcı ve yalın bir dille yazılmış olup, tarihsel olayları edebiyat aracılığıyla okuyucularıyla buluşturmuştur.

Ayşe Kulin, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve geniş bir okur kitlesine hitap eden bir yazardır.

Peki siz Ayşe Kulin'in yeni romanı 4 Gün 3 Gece için heyecanlı mısınız? Ayşe Kulin'in diğer romanlarını daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

Üç Yıl | Anton Çehov

Mayıs 19, 2024 1
Durum hikayesinin öncüsü, Rus edebiyatının en önemli isimlerinden birisi olan Anton Çehov'un çok okunan hikayelerinden birisi olan Üç Yıl'ı siz okuyucularımıza paylaşmak istedik.

Eğer olaydan çok bir durumları, karakterlerin hissettiklerini, diyaloglarını okumayı seviyorsanız durum hikayesinin bir numaralı ismi Çehov'un kitaplarını kaçırmayın derim.

İncelemeye geçmeden önce aramızda Anton Çehov'un Üç Yıl kitabını okuyan varsa kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Üç Yıl Hikayesinin Konusu

Üç Yıl hikayesinin konusu, başkahraman Aleksey Fyodoroviç Laptev'in hayatında geçen üç yıllık bir dönemi anlatır.

Aleksey, zengin bir tüccarın oğludur ve Moskova'da rahat bir yaşam sürmektedir. Eserde, Aleksey'in kendisinden genç ve güzellikten yoksun olmasına rağmen içten ve dürüst bir kadın olan Yulia Sergeyevna'ya duyduğu karşılıksız aşk merkezde yer alır. Aleksey, Yulia'ya evlenme teklif eder ve evlenirler ancak Yulia, Aleksey'i sevmemektedir. Bu evlilik, her iki karakterin de kişisel gelişim ve içsel keşif sürecini başlatır.

Çehov, bu eserde aşk, hayal kırıklığı, umut ve insanın kendini anlama süreci gibi evrensel temaları işler. Yazar, karakterlerin iç dünyalarını ve psikolojik derinliklerini ustalıkla tasvir ederken, Rus toplumunun sosyal ve ekonomik yapısını da gözler önüne serer. Üç Yıl, Çehov'un gerçekçilik anlayışını ve insan doğasına dair gözlemlerini yansıtan bir eserdir.

Anton Çehov'un Üç Yıl adlı eseri, Rus edebiyatının önemli bir örneği olup, Çehov'un insan ilişkilerini ve hayatın karmaşıklığını ele almadaki ustalığını gözler önüne serer. 1895 yılında yayımlanan bu kısa roman, Çehov'un daha kısa öykülerinden ve tiyatro oyunlarından farklı olarak, daha geniş bir perspektif ve derinlik sunar.

Bu önemli eser, Çehov'un Rus edebiyatındaki büyük ustalığını ve güçlü yazar kimliğini yansıtan önemli bir eser olarak kabul edilir. Üç Yıl kitabı, genellikle Altıncı Koğuş ve şu anda okuduğumuz Bozkır gibi hikayelerle birlikte değerlendirilir ve okuyucuları etkileyici bir deneyime davet eder.

Çehov'un Aile Kavramı ve Evlilik Kurumu

Üç Yıl eserinde, Çehov bizlere mutluluğun sadece aşkla ilgili olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Aleksey ve Yulia'nın ilişkileri birer örnek niteliğinde. Ayrıca Çehov hikayesinde dönemin hayat şartlarını da çok iyi analiz ediyor ve bunu eserine ekliyor. Dönemin Moskova'sı, ekonomisi, çalışma şartları, halkın geçimi gibi birçok sosyal olayı da eserine ustaca değiniyor.

Anton Çehov'un bu önemli eseri, edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip olup, yazarın ustalığını ve derinlikli anlatımını gözler önüne serer. Kitap okuyuculara farklı bir perspektif sunarken, Çehov'un karakter analizleri ve insan psikolojisi üzerine derinlemesine bir bakış sunar. Bu eser, edebiyat tutkunları için keyifli ve düşündürücü bir okuma deneyimi sunabilir. 

Eğer siz de Rus edebiyatına başlangıç yapmak istiyorsanız Anton Çehov'un kitaplarını kesinlikle öneririz. Sade anlatımı ve olaylara bakış açısı siz okurlara çok şey katacağına eminiz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Peki siz Anton Çehov'un Üç Yıl hikayesini okumuş muydunuz? Okuduysanız kitaba dair düşünceleriniz neler? Anton Çehov'un başka hangi kitaplarını okumuştunuz? Yorumlarda buluşalım!

Ben sadece yaşamak, düş kurmak, umut etmek, her şeye yetişmek istiyorum. Hayat kısa, değerli dostum. Onu dolu dolu yaşamak lazım.


Sürekli aşk hakkında konuşuyoruz. Bir şeyler okuyoruz lakin sevmeye gelince az seviyoruz.


Ancak sevgili Kostya, âşık olmadığım zamanlarda ben de aşkın ne olduğunu oldukça iyi biliyordum.


Bir kadında ihtiyaç duyduğunuz şeyin akıl ve zeka  değil de beden, güzellik ve gençlik olması sadece rahatsız edici, acı bir durum.


Hâlâ hakikate ve adalete inandığım için aklını yitirmiş biriyim ben...


İklim, enerji, zevk ve yaş farklılıklarından dolayı insan­lar arasında eşitlik fiziksel olarak mümkün değildir. Lakin kültür sahibi bir insan, nasıl bataklıklar ve ayılarla baş ede­bilmişse bu eşitsizliği de zararsız hale getirebilir.



17 Mayıs 2024 Cuma

Maymunlar Gezegeni | Pierre Boulle

Mayıs 17, 2024 0
Bilimkurgu klasikleri dendi mi akla ilk gelen yayınevlerinden birisi olan İthaki Bilimkurgu Klasiklerinden siz okurlarımıza çok güzel bir kitap seçtik. Beyazperdeye defalarca kurgulanan, çok satan bilimkurgu klasiklerinden birisi olan Maymunlar Gezegeni'ni inceleyeceğiz.

Detaylara geçmeden önce aramızda Pierre Bouelle'nin çok satan bilimkurgu klasiği Maymunlar Gezegeni'ni okuyanlar varsa kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağız. Öyleyse romanımıza geçelim!

Öncelikle bu soruyu cevaplamaya çalışalım: Düşünme yetisinin biz insanlardan, maymunlara verildiği bir gezegen hayal edin. Nasıl olurdu? Sizce insanlar bu rol değişimine nasıl adapte olurlardı?

Maymunlar Gezegeni Romanının Konusu

Pierre Boulle'nin 1963 yılında kaleme aldığı Maymunlar Gezegeni, bilimkurgu türünün en ikonik eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu eser, birçok filme ve diziye de ilham kaynağı olmuştur.

Roman, zengin bir uzay yolculuğu temasıyla başlar. Ana karakter Ulysse Mérou, Profesör Antelle ve Fizikçi Arthur Levain ile birlikte, insan benzeri yaşam formlarını araştırmak amacıyla uzay yolculuğuna çıkar. Ekip, Betelgeuse sistemindeki bir gezegen olan Soror'a iniş yapar. Burada, insanların ilkel bir yaşam sürdüğü ve maymunların gelişmiş bir uygarlık kurduğu bir toplumla karşılaşırlar. Bu karşılaşmayla da olaylar daha ilginç bir hal almaya başlar...

Eser, sadece heyecan verici bir macera öyküsü olmanın ötesinde, insanlığın kibri ve açgözlülüğü üzerine derin bir sorgulama sunmakta. Gezegendeki baskın tür haline gelen maymunlar, insanlığın yok ettiği değerleri ve barışı temsil ederken, insanlar ilkel ve vahşi bir varoluşa sürüklenmiştir. Bu tersine dünya düzeni, okuru insanlığın geleceği ve doğayla olan ilişkisi üzerine düşünmeye teşvik etmekte.

Maymunlar Gezegeni: İnsanlığın Aynası

Romanda en çok dikkatimizi çeken şey Soror gezegenindeki toplumsal sınıflaşma oldu. Soror Gezegenindeki maymun hiyerarşisi, üç ana türden oluşur: orangutanlar, şempanzeler ve goriller. Orangutanlar bilimsel ve dini liderler, şempanzeler entelektüel ve yaratıcı sınıf, goriller ise askerler ve işçiler olarak toplumsal rolleri paylaşırlar. Bu düzen gezegenimizde de yok mu? Yöneten ve yönetilenler.

Saygıdeğer başkan,
Soylu goriller,
Bilge orangutanlar,
Kültürlü şempanzeler,
Ey maymunlar!
Bir insanın size hitap etmesine izin veriniz.

Maymunlar Gezegeni'ni okurken insanlığın zalimliğine, maymunların bilgiliğine şahit olacaksınız. Açıkçası bu gezegen hiç de yabancı gelmedi. Belki bambaşka bir samanyolunda, bambaşka bir gezegende maymun türünün ya da çok farklı ve bizim bilmediğimiz bir türün hakim olduğu bir yer vardır?

Kusursuz Bir Kurgu!

Boulle, romanında kusursuz bir kurgu ve sürükleyici bir anlatım dili kullanarak okuru hikayenin içine çekmekte. Bu bağ ile romanla kalkıp romanla uyuyorsunuz. Karakterler özenle işlenmiş ve her birinin hikayeye katkısı çok büyük. Özellikle astronot Ulyses ve dişi maymun Zira arasındaki ilişki, romanın en etkileyici ve düşündürücü yönlerinden biri bizce. Bir İnsan'la bir İnsanımsı'nin ilişkisi!

Maymunlar Gezegeni, ilk kez 1968 yılında sinemaya uyarlanmış ve büyük bir başarı elde etmiştir. Bu ilk filmden sonra dokuz film ve iki dizi daha çekilerek, Maymunlar Gezegeni popüler kültürün önemli bir parçası haline gelmiştir. Çoğu kişinin izlediği Maymunlar Cehennemi de Maymunlar Gezegeni'nden ilham alınarak çekilmiştir.

Ayrıca romana başlarken Kutlukhan Kutlu'nun "Türün Kadar Konuş!" ön sözünü okumadan geçmeyin. Not alacağınız ve romana hazırlık konusunda bilgileneceğiniz önemli bilgiler mevcut. Okumadan geçmeyin, bizden söylemesi.

Maymunlar Gezegeni, sadece bir bilimkurgu romanı olmanın ötesinde, günümüz toplumuna dair önemli mesajlar içeren bir başyapıttır. Eser, okuru insanlığın geçmişini ve geleceğini sorgulamaya teşvik ederek daha iyi bir dünya için düşünmeye ve harekete geçmeye motive etmektedir. Uzun lafın kısası, alın, okuyun. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Peki siz Maymunlar Gezegeni'ni okumuş muydunuz? Eğer okuduysanız Maymunların ve İnsanoğlunun karşılıklı rol değişikliği hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Ben, Ulysse Mérou, kaderin bu gezegene insanları yeniden hayata döndürmesi için yolladığı bir aracı değil miydim?


Zekanın elde edilebileceği gibi, kaybedilebileceğini de görüyorsun.


Zamanında bir fizikçinin dediği gibi: "Tanrı zar atmaz." Evrende tesadüf yoktur. (1927 yılında Solvay Konferansı'nda Albert Einstein'ın Kuantum Kuramı üzerine konuşurken söylediği cümledir.)


Fikirlerimizi paylaşmayı geçtim, acımızı bile dile getiremiyorduk. Tüm konuşma çabalarımız öylesine tehditkar karşılanıyordu ki acı bir sessizliğe razı oluyorduk. Ve üstelik bu varlıklar bizim gibi insandı.


Hiçbirini bir diğerinden ayırt edemiyordum. Hepsi aynı giyinmişti ve yüzlerinde aynı maske, deliliğin maskesi vardı.


Zavallı küçük insan, ne kadar da garipsin!


Sizin güneşiniz de bizimki kadar güzel mi?



13 Mayıs 2024 Pazartesi

Kızıl | Stefan Zweig

Mayıs 13, 2024 2
Konumuz Kitap okurları birer Stefan Zweig hayranlarıdır, desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Kısa ve öz hikayelerin ustası olarak bilinen Stefan Zweig'dan bambaşka bir hikayesini sizlerle paylaşıyoruz.

Kitabımıza geçmeden önce aramızda Stefan Zweig'ın Kızıl kitabını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.

Stefan Zweig'in Kızıl adlı eseri, yazarın en önemli romanlarından biridir. Ayrıca Kızıl, Stefan Zweig'ın 1911 yılında yazdığı ve ilk romanı olarak kabul edilen eseridir. Zweig, bu eserinde de insanın iç dünyasını ve duygularını ustalıkla işlemiştir.

Kızıl Hikayesinin Konusu

Roman, Viyana'ya tıp eğitimi almak için taşradan gelen genç bir adam olan Bertold Berger'in hikayesini anlatır.

Tıp öğrenimine başladığında tek arkadaşı, hukuk diplomasını almak için uğraşan oda komşusu Schramek'tir. ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu "çocuksu" genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır.

Berger, büyük şehrin karmaşası ve cazibesiyle boğuşurken, aynı zamanda yetişkinliğe ve aşka geçişin zorluklarıyla da yüzleşmek zorundadır. Kızıl, bir gencin yetişkinliğe geçişinin zorluklarını ve sancılarını anlatan bir romandır. Conrad, roman boyunca kimlik arayışı içindedir ve kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmeye çalışır.

Rahatsız Edici İkilem (Spoiler İçerir!)

Arkadaşlar, biz uyarımızı yaptık. Eğer hikayeyi okumayı düşünüyorsunuz şu an sayfayı kapatabilirsiniz.:) 

Hikayeyi okuyanlar bilir, başkarakterimiz asosyal bir tip. Bu asosyalliği de kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğuyla birlikte bir nevi yok oluyor. Özellikle kitabı okurken, diğer okurların yorumunu çok merak etmiştik. Çoğu kişi "kız çocuğuna yardım" başlığı altında aslında bir istismar olduğunu düşünmekte. Hatta başkarakterimiz Berger'in hasta kız çocuğunu öpme sahnesini pedo*ili içerik olabileceğine dair yorumlar vardı.

Şimdi bu konuya gelirsek, birçok okuyucu bu durumdan rahatsız olmuş ancak Stefan Zweig'ın kalemini tanıyan okurlar da bu durumun dönemin şartlarına göre değerlendirilmesinin doğru olacağını dile getirdi. Bu ikilemi de sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü bu konu hakkında detaylı yorumlar yazan, video çeken çok okur var. Biz de bu tartışmayı sizlere sunmak istedik. Okuyanlar varsa bu konudaki düşüncelerinizi çok merak ediyoruz.

Stefan Zweig Kimdir?

Stefan Zweig (1881-1942), Avusturyalı bir yazar, oyun yazarı ve biyografi yazarıdır. Zweig, 1881 yılında Viyana'da doğdu.

Eserleri genellikle psikoloji, insan ilişkileri ve tarih temalarına odaklanır. Zweig, edebi kariyerinde özellikle kısa öyküler, romanlar ve biyografiler yazdı. Eserleri, döneminin Avrupa kültüründe büyük ilgi gördü. Zweig'in en ünlü eserlerinden bazıları arasında "Satranç" "Amok Koşucusu" "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ve "Korku" bulunmaktadır. Yazarın eserleri, genellikle insan psikolojisi ve duygusal derinlik konularına odaklanarak okuyucuları etkilemiştir.

Zweig, Nazi Almanya'sının yükselişi sırasında politik nedenlerle Almanya'dan ayrılmak zorunda kaldı. 1942 yılında, Brezilya'da intihar etti. Zweig'in eserleri, ölümünden sonra da popülerliğini sürdürmüş ve birçok dilde yayımlanmıştır. Zweig, eserleri ve edebi katkılarıyla modern Avusturya edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.

Peki siz Stefan Zweig'ın Kızıl kitabını okumuş muydunuz? Tartışılan konu ile ilgili düşünceleriniz neler? En sevdiğiniz Zweig eseri nedir? Yorumlarda buluşalım!

Incipit vita nuova. (Yeni bir yaşam başladı.)


... Çünkü yaşamı henüz başlamıştı, umutsuz gecede şimdi yıldızlar parlamaya başlamıştı.


Hiçbir şey anlamıyorum, bilmiyorum, yapmıyorum, işe yaramamaktan tükeniyorum. Günlerce hiçbir şey yaşamıyorum, tanıdık bir yüz görmüyorum; binlerce insanın arasında yapayalnız olmanın ne anlama geldiğini bilemezsin.


Binlerce insanın arasında yapayalnız olmanın ne anlama geldiğini bilemezsin...



11 Mayıs 2024 Cumartesi

2023 Yılının En Çok Konuşulan Romanı Tom Lake Türkçede!

Mayıs 11, 2024 2

Ann Patchett'in 2023 yılında yayımlanan son romanı Tom Lake; aile, aşk ve büyüme temalarını işleyen duygusal bir hikaye. Roman, üç kız kardeşin anneleri Lara'nın geçmişinden bir adam olan Tom Lake'i anlattıklarında kendi hayatlarını ve anneleriyle ilişkilerini sorgulamaya başlamalarını konu alıyor.

Dünyanın en büyük okur platformu Goodreads'te "En İyi Roman" dalında yüzbinlerce oy alan, yıl boyunca New York Times Bestseller listesinin zirvesini bırakmayan ve 2023'ün en çok konuşulan romanlarından Tom Lake artık Türkçede! The Kitap Yayınları tarafından basılan Tom Lake'i kaçırmak istemeyeceksiniz.

Tom Lake Romanının Konusu

Hikaye, Lara'nın kızlarının onu kiraz toplamak için ailenin yazlık evine sürüklemesiyle başlıyor. 2020'nin bahar aylarında Lara'nın üç kızı, pandemi nedeniyle ailelerinin Kuzey Michigan'daki meyve bahçesine geri döner.

Anılarını paylaşmaya teşvik edilen Lara, onlara Tom Lake adında bir aktörden ve yaz tiyatrosu topluluğunda geçirdiği romantik yazdan bahsetmeye başlar. Kız kardeşler, annelerinin bu gizemli geçmişine dair daha fazla şey öğrenmek için meraklı hale gelirler ve Lara'nın anlattıklarını kendi deneyimlerinden yola çıkarak yorumlamaya başlarlar.

Patchett, Tom Gölü'nde aile dinamiklerini ustalıkla tasvir ediyor. Roman, ebeveynlerin ve çocukların arasındaki karmaşık ilişkileri, sevginin ve ihanetin doğasını ve geçmişin geleceği nasıl etkileyebileceğini inceliyor. Lara'nın hikayesi, geçmişte yapılan seçimlerin ve bunların aile üyeleri üzerinde yarattığı kalıcı etkilerin üzücü bir örneğidir.

Ancak roman aynı zamanda umut ve bağışlanma mesajı da veriyor. Lara'nın kız kardeşleri, geçmişi olduğu gibi kabul etmeyi ve annelerini affetmeyi öğrenirler. Kendi hayatlarında da hatalar yapmış olsalar da, sevgi ve anlayışın gücüne inanırlar.

Duygusal, Gerçekçi ve Etkileyici...

Tom Lake, duygusal derinliği ve karakterlerinin gerçekçiliği ile etkileyici bir roman. Aile, aşk ve geçmişle hesaplaşma temalarını işleyen, kalıcı bir etki bırakacak bir hikaye.

Ayrıca Tom Lake, Ann Patchett hayranları ve edebiyatseverler tarafından merakla beklenen bir kitap olarak öne çıkıyor. Yazarın başarılı geçmişi ve okurlar üzerindeki etkisi, bu yeni romanın da ilgi görmesini sağlıyor. Eserinde Patchett'in karakterleri ve duyguları işleme ustalığını yansıtan yeni bir eser olarak edebiyat dünyasına kazandırılmış durumda.

Tom Lake, hem umutlu hem de hüzünlü olan bu roman. Şimdiden bu romanı okuyacak okurlarımıza keyifli okumalar dileriz. Kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Ann Patchett Kimdir?

Ann Patchett, çok sayıda ödüllü roman, deneme ve çocuk kitabı yazmış Amerikalı bir yazar. 1963 yılında Los Angeles'ta doğmuştur.

Altı yaşındayken ailesiyle birlikte Tennessee'ye taşınmış ve orada büyümüştür. Yazarlık kariyerine kısa öykü yazarak başlamıştır. Romanları ise kendisini edebiyat dünyasında zirveye taşımıştır. Romanları eleştirmenlerce beğenilmiş ve kendisi birçok ödüle layık görülmüştür.

Bunlar arasında en prestijlisi olan PEN/Faulkner Award ve Kadın Kurgu Ödülü (Women's Prize for Fiction) de bulunuyor. 2012 yılında Time Dergisi tarafından dünyanın En Etkili 100 İnsanından biri olarak da seçilmiştir. 2016 yılında ise ABD Başkanı tarafından Amerikan kültürüne katkılarından dolayı Ulusal Beşeri Bilimler Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

Şu anda Ann Patchett Nashville'de yaşamaktadır ve Parnassus Books adında bir kitapçı dükkânının sahibidir.

Peki siz Tom Lake romanını okumuş muydunuz? Goodreads 2023 yılının en çok konuşulan romanı hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

10 Mayıs 2024 Cuma

Ay Bahçesi | Kristin Hannah

Mayıs 10, 2024 0
Öncelikle Kristin Hannah'ın romanlarına başlayınca kendinizi durduramıyorsunuz, bizden söylemesi. Ay Bahçesi, Kristin Hannah'dan okuduğumuz üçüncü kitap oldu. Eğer bu aralar "reading slump" yani "okuyamama durumu"nda iseniz Kristin Hannah'ın romanlarını okumanızı tavsiye ederiz.

Romanımıza geçmeden önce aramızda Ay Bahçesi'ni okuyanlar varsa kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağız.

Ay Bahçesi, sürükleyici bir olay örgüsü ve duygusal karakterlerle dolu, kalıcı bir etki yaratan bir roman. Aşk, aile ve fedakarlık temalarını keşfetmek isteyen okuyucular için ideal bir seçim.

Ay Bahçesi Romanının Konusu

Kristin Hannah'ın Ay Bahçesi romanı, kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmeyen genç bir kadın olan Selena'nın hikayesini anlatan duygusal bir romandır. Selena, Maine kıyılarında ıssız bir plajda bilinçsizce bulunur ve onu bulan nazik bir aile tarafından evine alınır. Aileye uyum sağlarken Selena, geçmişini ve kim olduğunu keşfetmeye çalışır.

Eskiden son derece başarılı bir doktor olan Ian, insanları iyileştirme arzusundan vazgeçmesine neden olan telepati yeteneği yüzünden toplumdan uzak bir yaşam sürdürmeye karar vermiştir. Ancak Ian bu doğaüstü yeteneğini Selena'nın üzerinde kullanamaz. 

Genç kadın, masumiyeti ve güzelliğiyle Ian'ın aklını başından almakla kalmayıp karanlığı ışıkla, sessizliği kahkahalarla yok eder. Onun sayesinde Ian hayata ve kendine yeniden inanmaya başlar. Fakat geçmişten çıkagelen gizemli bir gölge, bu büyük aşkı ve Selena ile Ian'ın kurduğu hayalleri yıkmakla tehdit edecektir.

Roman, Selena'nın geçmişiyle yüzleşirken aile ve sevgi bulma mücadelesini inceliyor.

Aşk, Aile ve Fedakarlık Üzerine Bir Roman

Hannah, Selena'nın karmaşık duygularını ve travmasını ustalıkla tasvir ediyor ve okuyucuları onunla empati kurmaya teşvik ediyor. Aynı zamanda aile bağlarının gücüne ve sevginin iyileştirici gücüne de değiniyor.

Ay Bahçesi, Kristin Hannah'ın en popüler romanlarından biridir ve dünya çapında milyonlarca okuyucu tarafından beğenilmiştir. Aşk, aile ve fedakarlık üzerine güzel ve dokunaklı bir hikaye arayan herkese bu romanı tavsiye ederiz.

Kristin Hannah Kimdir?

Kristin Hannah, Amerikalı bir yazardır ve genellikle duygusal ve dramatik romanlarıyla tanınır. 1960 yılında Kaliforniya'da doğmuştur. Eserleri genellikle aile ilişkileri, kadın dostlukları, travma sonrası iyileşme ve kişisel büyüme gibi temaları ele alır.

Hukuk eğitimi alan Hannah, bir reklam ajansında çalıştıktan sonra yazarlık hayalinin peşinden gitmeye karar vermiş. İlk yazdıklarını kaybettikten sonra, bebeğinin doğumundan sonra eşinin desteğiyle yazmaya tekrar başlamış. İlk başlarda yayıncı bulamayan Hannah, daha sonra başarılı bir yazar olarak tanınmıştır. 

Kadınları merkezine alan ve sürükleyici anlatımlarıyla bilinen Hannah'ın en çok bilinen kitapları arasında Ateşböceği Yolu, Gece Yolu, Büyülü Fırtına, Bülbül ve Kış Bahçesi'dir.

Peki siz Ay Bahçesi'ni okumuş muydunuz? En beğendiğiniz Kristin Hannah romanı nedir? Yorumlarda buluşalım!

Ian yavaşca gözlerini açtı ve içini sızlatacak kadar büyük bir sevgiyle Selena'ya baktı. "Ah tanrıçam" dedi boğuk bir sesle. "Sonunda müziği duyuyorum."


"Yardıma ihtiyacım var, Doktor Carrick."
"Hepimizin yardıma ihtiyacı var, Andrew. Hepimizin..."


Ve değişim acı verirdi. Tıpkı beklentilerin, hayal kırıklığına uğramanın acı verdiği gibi...


Dünya tüm ışıltısı ve affediciliğiyle kapılarını ona açmışken ruhunu ne yapacaktı ki?


İyileşmenin bilimsel olacağını düşünüyorsun. Ama öyle değil, hiç bir zaman da öyle olmadı. Bundan sonra da olmayacak. İyileşme, spiritüel bir sanattır. Bedeni kurtarmak için yürek ve ruh gerekir.



8 Mayıs 2024 Çarşamba

Ann Sei Lin'in Yeni Romanı: Asi Ateş

Mayıs 08, 2024 2

Anime, manga ve çizgi romanlardan alışık olduğumuz dünyaların detaylı bir anlatımının yapıldığı, kitaplığımızda bu konuda benzeri olmayan üçlemenin devam kitabı çıktı!

Geçen yıl paylaştığımız, manga ve anime sevenlerin kaçırmaması gereken Asi Gökler adlı romanı paylaşmıştık. Mikoşima İmparatorluğu Serisi olarak adlandırdığımız serinin ikinci kitabı Asi Ateş okurlarla buluştu. Fantastik türünde kitaplar okumayı seviyorsanız bu seriyi kaçırmamanızı öneririz.

Asi Ateş Romanının Konusu

Kurara, Haru'ya ulaşmayı ve onu kurtarmayı başardı ancak bu tahmin ettiğinden de zor oldu. Prenses'in elinden sağ kurtulsalar bile Prenses, onlar için hâlâ bir tehdit unsuru ve nefesini enselerinde hissettiriyor.

Prenses'in onlar için yeni bir planı olduğundan emin olan ekip, kaçmak için yeni tanıştıkları bir şikigamiyle yolculuğa çıkıyor ancak tanımadıkları bir şikigamiye ne kadar güvenebilirler?

Şikigamileri özgür kılmayı aklına koymuş olan Kurara, bunu başarmak için yola çıkıyor. En yakın arkadaşı Haru, onu bu yoldan döndürmeye çalışsa da Kurara bildiğini okumaya devam ediyor.

Kurara'nın ulaşması gereken şikigami Suzaku, onun aklındaki sorulara cevap olabilecek mi? Bütün soruların cevabı Asi Ateş'te gizli!

Mikoşima İmparatorluğu Serisi Kaç Kitaptan Oluşuyor?

Manga ve anime sevenler, bu seriyi okuyacaksanız aşağıdaki sıralamayı dikkate almanızı öneririz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Mikoşima İmparatorluğu Serisi
Birinci Kitap: Asi Gökler
İkinci Kitap: Asi Ateş
Üçüncü Kitap: Çok Yakında!

Yazar Ann Sei Lin verdiği bir röportajda serinin üçüncü kitabı hakkında şunları söyledi: "Üçüncü Kitap serinin sonuncusu ve sonrasında maalesef veda etmek zorundayım. Yine de bir gün geri gelmeyi çok isterim. Eminim bu evrende hâlâ anlatılacak pek çok hikaye ve içine dalınacak pek çok karakter vardır."

Bu seri okuyucuyu şaşırtan ters köşelerin olduğu, entrika dolu olayların bitmediği hikâyesiyle sürükleyici bir anlatıma sahip. Ayrıca Japon kültüründen de birçok öğe bulunuyor. Japon kültürüne karşı bir ilginiz varsa zaten bu seriyi beğenmemek gibi bir şansınız olmayacaktır.

Ann Sei Lin Kimdir?

Ann Sei Lin, fantastik olan her şeye aşık bir yazar ve kütüphanecidir. Her ne kadar Londra artık onun evi olsa da, birkaç yılını Japonya'nın Chiba kentinde yaşayıp çalışarak geçirdi. Yazmadığı zamanlarda genellikle ders çalışıyor, oyun oynuyor ya da o origami tavşanını yüzüncü kez yapmaya çalışıyor.

İlk üçlemesinin ilk kitabı olan Rebel Skies (Asi Gökler), Meiji dönemine dayanan, origami büyüsü, güçlü shikigami ve gökyüzü şehirleriyle dolu, Ghibli tarzı bir Asya Fantazi kitabıdır. Seri şu anlık iki kitaptır. Üçüncü kitap da çok yakın bir zamanda çıkması planlanıyor. Asi Gökler, Walker Books tarafından Mart 2022'de yayınlanmıştır. The North Literary Agency'de Lina Langlee tarafından da temsil edilmektedir.

Peki siz Mikoşima İmparatorluğu Serisine başlamış mıydınız? Asi Ateş için heyecanlı mısınız? Manga ve anime seven birisi misiniz? Yorumlarda buluşalım!

Ve Sonunda İkisi de Ölür | Adam Silvera

Mayıs 08, 2024 0
Nisan ayının ilk kitabı bir dönemler adından sıkça söz ettiren Adam Silvera'nın Ve Sonunda İkisi de Ölür romanı oldu. Uzun zamandır merak ettiğimiz ve okumak istediğimiz bir romandı.

Detaylara geçmeden önce aramızda Ve Sonunda İkisi de Ölür romanını okuyanlar varsa kitaba dair düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Sizlerin yorumlarını merakla bekliyor olacağız.

Ve Sonunda İkisi de Ölür romanı; ölüm, aşk, dostluk ve hayatın anlamı üzerine düşündüren duygusal ve etkileyici bir hikaye. Silvera, karakterleri ve yarattığı dünya ile okuyucuyu hikayenin içine çekmeyi başarıyor. Roman, ölümün kaçınılmaz olduğunu ve her anın kıymetli olduğunu hatırlatıyor. Aynı zamanda sevginin ve dostluğun ölümün bile üstesinden gelebileceğini gösteriyor.

Ve Sonunda İkisi de Ölür Romanının Konusu

Adam Silvera'nın Ve Sonunda İkisi de Ölür romanı, New York'ta geçen ve Mateo ve Rufus adında iki gencin hikayesini anlatan sürükleyici bir distopik kurgu eseridir. Bu dünyada, insanlar "Ölüm-Habercisi" adlı bir sistem tarafından ölüm tarihlerini tam olarak bilirler.

Olaylı bir gün boyunca iki genç adam kaderlerini, hayatlarının adaletsizliğine karşı öfkelerini ve hayatta olmanın anlamını dürüstçe paylaşıyor. - Publishers Weekly -

Hikayemiz, 5 Eylül'de Mateo ve Rufus'un her ikisine de ölüm haberinin gelmesiyle başlar. Mateo, içine kapanık ve endişeli bir gençken, Rufus ise hayat dolu ve maceracı ruhlu biridir. İkisi de son günlerini dolu dolu geçirmek aynı zamanda pişmanlık yaşamamak için "Son Arkadaş" uygulamasını kullanarak yeni bir arkadaş ararlar ve birbirleriyle tanışırlar. Olaylar da bu noktadan sonra başlıyor.

Yaşamın Son Gününde Arkadaşlık

Adam Silvera'nın bu romanı duygusal derinliği, karakter gelişimi ve özgün konusuyla genç okuyucuları etkilemekte ve aynı zamanda düşündürmektedir. Bu eser, özellikle de gençler arasında popülerlik kazanmış ve ölüm temasını farklı bir perspektiften ele almıştır.

Ve Sonunda İkisi de Ölür romanı; sadece ölüm ve aşk üzerine bir hikaye olarak değil, aynı zamanda hayatın kıymetini fark etme ve her anı dolu dolu yaşama mesajını da okuyucularına vermektedir. Mateo ve Rufus, ölüm tarihlerini bilmelerine rağmen pes etmezler ve son günlerini en iyi şekilde geçirmeye çalışması buna en iyi örnektir. Bu sayede, okurlara hayattaki her anın ne kadar değerli olduğunu ve onu boşa harcamamamız gerektiğini hatırlatırlar.

Roman, aynı zamanda sevginin ve dostluğun gücüne de vurgu yapmakta. Mateo ve Rufus, birbirleriyle kurdukları derin bağ sayesinde ölümün bile üstesinden gelmeyi başarıyorlar. Bu sayede, okurlara sevginin ve dostluğun hayattaki en önemli şeyler olduğuna dair bir mesaj veriyorlar.

Romana dair eleştirimiz ise; hikayeyle ilgisi olmayan karakterlerin yer almasıydı. Keşke roman sadece Mateo ve Rufus üzerinden yazılsaymış daha da etkileyici olurmuş. Bir de uyarımız var! Bu romanı hastayken veya kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman asla okumayın. Konusu itibariyle okuyanı fazlasıyla etkiliyor ve buna bir de hastayken veya kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanı ekleyince işin içinden çıkamayabilirsiniz. Bizden söylemesi...

Adam Silvera Kimdir?

Adam Silvera, popüler gençlik romanlarının yazarı olan Amerikalı bir yazardır. New York'un South Bronx semtinde doğup büyüyen Silvera, Puerto Rican kökenlidir.

Yazmaya 10-11 yaşlarında fan fiction yazarak başlamıştır. Yayınlanmış bir yazar olmadan önce çocuk kitapları satan bir yerde çalışmış, bir topluluk yöneticisi olarak görev almış ve çocuk ve gençlik romanları için kitap değerlendirmeleri yapmıştır. Açıkça depresyonla mücadele ettiğini ve borderline kişilik bozukluğu teşhisi konulduğunu belirtmiştir. Şu anda Los Angeles'ta yaşamaktadır.

En çok bilinen eserleri şunlar:
They Both Die at the End (Ve Sonunda İkisi de Ölür): Bu roman, ölüm tarihlerini bilen iki gencin son günü yaşadıklarını anlatan distopik bir kurgu. Eser, New York Times bestseller listesine girmiştir.

More Happy Than Not: Bu roman da yine gençlik dönemi sorunlarına değinen, daha karanlık temalı bir eserdir. 

History Is All You Left Me: Bu roman, zamanda yolculuk ve aşk temalarını işleyen gençlik romanıdır. 

Infinity Son ve Infinity Reaper: Bu iki roman, birbiriyle bağlantılı olup uzayda geçen bir seri oluşturur. 

What If It's Us (Becky Albertalli ile birlikte yazıldı): Bu roman, iki erkek gencin aşk hikayesini konu alan bir gençlik romanıdır. 

Here's to Us (Becky Albertalli ile birlikte yazıldı): Bu roman da yine What If It's Us serisinin devamı niteliğindedir.

Peki siz Ve Sonunda İkisi de Ölür romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız roman ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ölüm Habercisi arasa ve bugün öleceğinizi söylese, ne yapardınız? Yorumlarda buluşalım!

Yaşam, denge demekti. Olabilecek en yüksek mutluluk için hayatın tüm alanlarında eşit bölünmüş bir grafikti.


Ölüm, yaşamın muhtemelen tek iyi icadı. Yaşamın değişim aracı. Yeniye yer açmak için eskiyi temizliyor. (Steve Jobs)


İnsanın korkması gereken ölüm değil, yaşamaya hiçbir zaman başlamamaktır. (Marcus Aurelius - Roma İmparatorluğu)


Hiç harekete geçmiyoruz. Sadece zamanın ilerlediğini fark ettiğimizde tepki veriyoruz.


Daha uzun bir hayatı garantilemek için yıllardır güvenli bir yaşam sürüyordum ve bunun beni nereye getirdiğine bir bakın. Bitiş çizgisindeydim ama yarışta hiç koşmamıştım.


... yılmaz bir tavırla yaşamayı reddederek dünlerimi boşa harcamıştım ve yarınlarım tükenmişti.



3 Mayıs 2024 Cuma

Bir Kış Rüyası | Debbie Macomber

Mayıs 03, 2024 3
Mart ayı okumalarının son kitabı Debbie Macomber'den Bir Kış Rüyası oldu. Bu gönderiyi paylaşmak bizim için biraza uzun sürdü diyebiliriz. Ama bizi Instagram'dan takip ediyorsanız (@konumuzkitapp) okuma grubumuzla o ay için neler okuduğumuzu görebilirsiniz. Aramıza katılmak isterseniz bizi takip etmeniz yeterli.

Macomber'den okuduğumuz ilk kitap oldu. Açıkçası yazarı tanımak isteyenlere şimdiden küçük bir uyarımız var: Bir Kış Rüyası'ndan asla başlamayın.

Kitabın detaylarına geçmeden önce aramızda Macomber'in Bir Kış Rüyası'nı okuyanlar varsa kitaba dair düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Bir Kış Rüyası Kitabının Konusu

Hikaye, Seattle'a giden bir Noel yolculuğunda yolları kesişen Ashley ve Dashiell'in etrafında dönüyor. Ashley, yükseklisans öğrencisi, Dashiell ise eski bir istihbarat subayıdır. Birbirinden oldukça farklı geçmişlere sahip olsalar da, kader onları bu kış yolculuğunda bir araya getirir. Yolculuk boyunca beklenmedik olaylar ve kar fırtınaları ile karşı karşıya kalan ikili, bu zorluklar karşısında birbirlerine destek olmayı ve birbirlerini tanımayı öğrenirler.

Ashley'nin hırsları ve hayalleri, Dashiell'in geçmişiyle yüzleşmesi ve geçmişine dair sırları, romanın sürükleyiciliğine katkıda bulunuyor. Hikayenin arka planında ise Seattle'ın kış atmosferi ve Noel coşkusu canlı bir şekilde tasvir ediliyor.

Ancak, her kitap gibi Bir Kış Rüyası'nın da bazı eleştirileri mevcut. Bazı okuyucular hikayenin biraz fazla tahmin edilebilir olduğunu ve karakterlerin gelişiminin yeterince işlenmediğini savunuyor. Ayrıca, romanın bazı bölümlerinde diyalogların biraz zayıf ve klişe olduğu da ifade ediliyor ki bu doğru. Okurken kitaba dair alıntılama da yapamıyorsunuz. Açıkçası yazmak için yazılmış bir kitap. Zaman kıymetli ve bu kitap için zamanınızı boşa harcamayın, bizden söylemesi.

Sonuç olarak Bir Kış Rüyası, kış atmosferini seven, Macomber'in kalemine aşık ve romantik bir hikayeye dalmak isteyen okuyucular için keyifli bir seçenek olabilir. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Debbie Macomber Kimdir?

Debbie Macomber, Amerikalı bir yazar olup aşk romanları ve çağdaş kadın romanları yazmaktadır. Yazarın altı romanı televizyona uyarlanmış ve "Cedar Cove" roman serisi aynı adlı bir televizyon dizisine uyarlanmıştır.

Macomber, 1983 yılından beri eserler vermektedir ve 2005 yılında hayranlar tarafından verilen Quill Ödülü'nü almıştır. Ayrıca Romantik Yazarlar Derneği'nden RITA Ödülü ve yaşam boyu başarı ödülü almıştır. Yazarın kitaplarının televizyon uyarlamalarında da yapımcı olarak görev aldığı belirtilmektedir.

Macomber, gençlere mentörlük yapmakta kadına yönelik şiddetle mücadele eden kuruluşlara ve okuryazarlık ile tıbbi araştırmalara fon sağlamaktadır. Ayrıca Warm-Up America ulusal kurulunda üye ve Big Brothers Big Sisters of America ulusal ofisinde elçi olarak görev yapmaktadır.

Peki siz Bir Kış Rüyası'nı okumuş muydunuz? Okuduysanız kitapla ilgili düşünceleriniz neler? Sizce Macomber'in en iyi romanı nedir? Yorumlarda buluşalım!

Sorgulayan akıllar bilmek ister.



Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.