30 Ekim 2024 Çarşamba

41. Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Başlıyor!

Ekim 30, 2024 1





Her yıl olduğu gibi bu yıl da kitap tutkunları için önemli bir etkinlik kapılarını açıyor: 41. Uluslararası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı. 2-10 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 41. Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı edebiyatın, kültürün ve sanatın bir araya geldiği muhteşem bir etkinlik olacak.

Bu yıl 41. düzenlenecek İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı, kültür ve edebiyatseverler için büyük bir buluşma noktası olmaya hazırlanıyor. Bu yılki fuar yeni yayınlanan kitapları keşfetmek, sevilen yazarlarla tanışmak ve edebiyat dünyasının güncel gelişmelerini takip etmek isteyen herkes için kaçırılmayacak bir etkinlik olacak.

Fuarda çeşitli etkinlikler, söyleşiler, imza günleri ve kültür-sanat etkinlikleriyle dolu zengin bir program sunulacak. Fuarın tarihsel gelişimi, amacı ve katılımcılarının yanı sıra etkinlik programı ve yayınevleriyle yazarlar arasında gerçekleşecek söyleşiler de fuarın zengin içeriğini oluşturacak.

Yerli - Yabancı Birçok Yazar, Yayınevi ve Sanatçı Bir Araya Geliyor!

İstanbu Kitap Fuarının web sayfasında yer alan ve fuara katılacak yazarları paylaştı. Ülkemizin sevilen kalemleri 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda yer alacak. İlber Ortaylı, Celal Şengör, Acar Baltaş, Altan Öymen, Beyza Alkoç, Aslı Arslan, Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Emrah Safa Gürkan, Eray Hacıosmanoğlu, Latife Tekin, Murat Gülsoy, Nevzat Tarhan, Canan Karatay, Selçuk Şirin, Ercan Kesal, Çağan Irmak ve çok daha fazlası 2024 İstanbul Kitap Fuarı'nda okurseverlerle buluşacak.

Fuarın bu yılki önemli konukları arasında, Türkiye'de milyonlarca okuyucuya ulaşmış olan Vladimir Tumanov yer alıyor. Ayrıca, resimli kitaplarıyla birçok ödül kazanmış ve dünya çapında tanınan yazar ve illüstratör Benji Davies, Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü sahibi Dimitris Sotakis, "1980'lerde doğmuş en iyi yirmi Latin Amerikalı yazar" arasında gösterilen ve Ulusal Edebiyat Ödülü'nü kazanan Carlos Fonseca ile Olasılıksız ve Empati adlı çok satan romanlarıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Amerikalı yazar Adam Fawer de fuarda yerini alacak yabancı yazarlardan.

41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Sizleri Bekliyor!

Siz okurlarımıza özel fuarla ilgili önemli detayları sırasıyla derlemek istedik. Aşağıdaki bilgiler resmi İstanbul Kitap Fuarı'nın web sayfasından ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan gönderilerden derlenmiştir. Siz de fuara gitmeden önce aşağıda sıraladığımız önemli bilgileri gözden geçirebilirsiniz.

41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Ne Zaman ve Nerede?

41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 2-10 Kasım tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenecek. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nin adres bilgisi şu şekildedir:

Cumhuriyet Mahallesi, Hadımköy Yolu Caddesi, No:9 D:1, 34500 Büyükçekmece/İstanbul

41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nın Ziyaret Saatleri

İstanbul Kitap Fuarı, hafta içi 10.00-19.00 saatleri arasında, hafta sonu ise 10.00-20.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır. Kitap fuarının son gün olan 10 Kasım 2024 Pazar akşamı ise fuar saat 19.00'a kadar ziyaretçilerine açık olacaktır.

İstanbul Kitap Fuarı'na Girişler Ücretli mi?

İstanbul Kitap Fuarının girişleri ücretlidir. Bundan dolayı önceden Tüyap Kitap Fuarı biletlerini İstanbul Kitap Fuarı online bilet satışının yapıldığı sayfasından ya da fuara girişte bankolardan satın alabilirsiniz. Ancak hatırlatmak isteriz ki girişler öğrenci, öğretmen, çocuk, emekli ve engelliler için ücretsiz olacaktır.

Uluslararası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı, edebiyat tutkunlarının, yazarların ve yayınevlerinin bir araya geldiği önemli bir etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. Bu fuar, yeni kitaplarla tanışmak, yazarlarla birebir sohbet etmek ve edebiyat dünyasına dair ilham almak için mükemmel bir fırsat. Kitapların büyülü dünyasına adım atmak için siz de bu yıl 41. düzenlenen İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'na katılmayı unutmayın!

Peki sizler neler düşünüyorsunuz? İstanbul TÜYAP Kitap Fuarına önceden hiç katılmış mıydınız? 41. Uluslararası İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı'na katılmayı düşünüyor musunuz? Sizce kitap fuarları ülkemizde daha da yaygınlaşmalı mı? Yorumlarınızı dört gözle bekliyoruz!

28 Ekim 2024 Pazartesi

Sezin Karameşe'nin Yeni Romanı: Yıldıza Dokunmak

Ekim 28, 2024 1

Sezin Karameşe, yeni romanı "Yıldıza Dokunmak" ile okuyucuların karşısında. Karameşe, bu yeni eserinde aşk, kayboluş, ve içsel yolculuk temalarını etkileyici bir dille ele alıyor. Romanda, kendine has tarzını bir kez daha sergileyerek, okuyucuyu derin bir duygu yolculuğuna çıkarıyor.

Otuz Yedi ve On Dün Önceki Kız romanlarının ardından Karameşe'nin üçüncü romanı Yıldıza Dokunmak okurlarla buluşuyor. Romanlarıyla büyük bir yankı uyandıran Sezin Karameşe, yeni romanıyla da göze çarpıyor!

Yıldıza Dokunmak Romanının Konusu

Yıldıza Dokunmak romanının arka kapak bilgisi şu şekilde:

Bir sabah hafızanızda büyük bir boşlukla uyandığınızı hayal edin...

Ece için hayat artık geri dönülmez bir yolculuğa dönüşmüştür. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anımsadığı tek şey annesidir. Anıları silinmiş, annesinin izleri sonsuz karanlıkta kaybolmuştur. Ece, annesinin izini sürerken kendini zamanın gölgeli geçitlerinde ve karanlık sırlarla dolu bir kaçışın içinde bulur. Bu süre içerisinde tek güvendiği ve destekçisi olan sevgilisi Çağatay'dır. Giderek büyüyen sırrın derinliklerinde ikisi birden kaybolmak üzeredir. Gerçekliğin ve yaşamın sınırlarında yaşanan bu yolculukta aşk ve tehlike iç içedir.

Sezin Karameşe yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile okuru, kayıp anılarla imkânsız seçimlerin yer aldığı ve aşkın sınandığı bir serüvene davet ediyor. Hayal ve gerçek, yin-yang misali bir bütünlüğe kavuşuyor.

Karameşe biz okurlara soruyor: Geçmişin Gölgelerinden Kaçmak Mümkün Müydü? Gerçek Dün Müydü, Bugün Müydü?

"Bir Romantik Bilim Kurgu Draması..."

Sezin Karameşe, YouTube kanalında yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile ilgili okurlarına bir video paylaştı. Sezin Karameşe videosunda yeni romanı hakkında şunları dile getirdi:

"Yıldıza dokunmak baştan sona bir aşkla ve bir bağla alakalı bir hikaye. Yani iki insanın birbirine nasıl böylesine bağlı olabileceğini ve o bağa için insanların neler yapabileceğini anlattığım bir hikaye oldu. İlk defa bu kadar aşk konulu bir kurgu yazıyorum. Ben bitirdikten sonra beni en çok etkileyen hikayem oldu. Çünkü çok uzun süre bunun üzerine çok düşündüm. Kendim yazmama rağmen etkisinden çok uzun süre çıkamadım. Hatta ve hatta daha önce hiç yaşamadığım bir şey, rüyalarıma girdi yazdığım şey."

"İki insanın arasındaki bağı okuyacağınızı söyledim. Aynı zamanda bu iki insanın bağının nasıl oluştuğunu da adım adım görme fırsatınız oluyor. Biliyorsunuz ben kitaplarımda zaman geçişleri yapmayı çok seviyorum. O yüzden kitabın %50' si lise kurgusu içeriyor ve ben ilk defa lise kurgusu da yazdım. Lise dönemlerinden tanışan iki kişinin şu anki okuyacağınız döneme kadar yaşadıklarını gözlemleme fırsatınız olacak."

Ayrıca Sezğin Karameşe, romanın iki başkarakteri, hakkında da: "Ece Özateş ve Çağatay Kalaycı'nın hikayesini okuyacaksınız. Çok güzel bir hikaye, yani ben onları o kadar seviyorum ki bunu nasıl açıklayacağım gerçekten bilmiyorum. Çağatay Kalaycı'yla tanışmanız için çok sabırsızlanıyorum. Kalbime dokunan bir hikaye oldu. Umuyorum ki sizin için de aynısı olacak. İki kitabımdan bir tık dediğim gibi farklı olduğu için de düşüneceğiniz de çok merak ediyorum."

Ayrıca Yıldıza Dokunmak romanına özel bir şarkı da paylaşıldı. Sanatçı Naits'in "touching the star" romanının da adını taşıyan bir şarkı yayınladı. Siz okurlara önerimiz, romanı şarkıyla birlikte okumanız. Böylelikle romanı okurken hoş bir ambiyans yaratabilirsiniz.

Yıldıza Dokunmak, Ephesus Yayınları tarafından bizlerle buluşacak. Roman 352 sayfadan oluşuyor. Şimdiden Ece ve Çağatay'ın hikayelerini okumak için sabırsızlanıyoruz!

Romanı okurken "touching the star" şarkısını dinlemek için: TIKLA!

Peki siz Sezin Karameşe'nin yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Karameşe'nin Otuz Yedi ve On Dün Önceki Kız romanlarını okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

20 Ekim 2024 Pazar

Otomatik Portakal | Anthony Burgess

Ekim 20, 2024 1
Distopik bir yaşam biçimini konu edinen, dünya klasikleri arasında en çok okunan kitaplarından birisi olan Otomatik Portakal'ı sizlerle birlikte inceleyeceğiz. Karabasan misali bir gelecek atmosferi sunan Otomatik Portakal (A Clockwork Orange), yazar Anthony Burgess'ın romandaki antikahramanı için yeni bir dil yaratıyor: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.

Romanın konusu kadar yazar Anthony Burgess'ın da ilginç bir hikayesi var. Yazara konulan yanlış teşhis sonucunda hayatının geri kalanında karısının geçimini sağlaması amacıyla romanlar yazmaya başlar. Ta ki bu teşhisin yanlış olduğunu öğrenene kadar... O bir yıl içerisinde yazdığı romanlardan birisi olan Otomatik Portakal'la artık ünlü bir yazar olmuştur.

Romanın detaylarına geçmeden önce aramızda daha önce Anthony Burgess'ın eseri Otomatik Portakal'ı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Otomatik Portakal Romanının Konusu

Otomatik Portakal, insan doğasının karanlık yönlerini irdeleyen bir eser olarak öne çıkıyor. Romanın başkahramanı Alex, çete arkadaşları ile birlikte sokaklarda şiddet dolu suçlar işlerken, özgür iradesinin peşinde koşar. Burgess, insanın doğuştan sahip olduğu özgür irade ile toplumun bu özgürlüğü kısıtlama çabası arasında bir çatışma yaratır.

Romanın en önemli temalarından biri, şiddet ve onun toplum üzerindeki etkisidir. Alex'in karakteri, gençlerin şiddete yatkınlığını ve bunun arkasındaki nedenleri sorgularken, okuyucuya insanın doğasının karanlık tarafını da gösterir. Burgess, Alex'in toplumdan dışlanması ve rehabilitasyon sürecini ele alarak, bireyin kendini bulma çabasını ve buna karşı toplumun sert tepkisini inceler.

Romanın adıyla da ilgili açıklama yapan Burgess şunları dile getiriyor: Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...

Roman bireyin toplum içindeki yerini sorgularken, aynı zamanda modern toplumun birey üzerindeki etkisini de eleştirmektedir. Yazar Burgess, bir bireyin kendi iradesiyle nasıl bir yıkım yaratabileceğini gösterirken, aynı zamanda toplumun bu durumu nasıl yönetmeye çalıştığını gözler önüne sermektedir.

Toplumsal Bir Eleştiri!

Romanı okurken fark edebileceğiniz gibi birçok toplumsal eleştiri mevcuttur. İlk olarak Alex ve çetesinin toplumda istedikleri her şeyi yapması ve bundan sorumlu olmamasıdır. Romanın birinci bölümü başlangıç noktası olan ve çetenin her akşam toplandığı Sütbar'da takılıp sokaklarda "av" bulma arayışına geçmeleridir. Şehirde istedikleri her şeyi yapabiliyorlarken toplum bu çeteye hiçbir şey söylemiyor. İşte Burgess'in ilk eleştirisi de bu: Toplumun sağır ve dilsiz olması.

Ardından Alex ve çetesinin kütüphaneden çıkan bir adamı "öğretmen" olduğunu düşünmeleri ve onu da diğerleri gibi şiddete maruz bırakmaları. Adamın elinden kitaplarını alıp parçalamaları bir nevi eğitime karşı yapılan saldırıların bir eleştirisi. Romanı okurken en çok etkilendiğimiz detaylardan birisi Alex ve çetesinin yaşadığı sokak ve caddelerin adlarıydı. "Umutsuzluk Caddesi" ya da  "Tükeniş Sokağı" gibi isimler romanda dikkat çeken detaylardı.

Otomatik Portakal'ı okuyup anlamak bir tık zor. Çünkü romanın antikahramanı Alex'i okudukça hem ondan hem de çetesinden nefret edeceksiniz. Yaptıkları iğrenç şeyler, kanunun olmaması ve her yaptıklarını haklı görmeleri sinirlerinizi gerecek cinsten. Romanın kırılma anı ise çete üyeleri Pete, Georgie ve Aptalof'ın Alex'i satmasıyla başlıyor.

Romanın ikinci bölümünde de Alex'in hapishane hayatına şahitlik ediyoruz. Dönemin iktidarı, toplumdaki şiddeti en aza indireceğini ve yerini sağlamlaştırma peşine düşmesiyle Ludovico deneyi mahkumlarda uygulanmaya başlar. Bu deneyin deneği de kaçma planları yapan Alex için bir umut olur. Ancak işler Alex'in tahmin ettiği gibi ilerlemiyor. Hikayenin geri kalanı şimdilik sürpriz olsun. Okumayanlar için spoiler vermeyelim! Ayrıca romanı okuduktan sonra filmini de izlemenizi öneririz. 

Otomatik Portakal filmi, Anthony Burgess'ın aynı adlı romanından uyarlanmış olup, 1971 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilmiştir. Film, Burgess'ın distopik evrenini ve karakterlerini sinemaya taşırken hem görsel hem de tematik açıdan dikkat çekici bir yapım olmuştur. Film, cesur renk paleti, yaratıcı sahne tasarımı ve ikonik kostümlerle doludur. Ayrıca, Ludwig van Beethoven'ın müziği, Alex'in karakteriyle güçlü bir bağ kurarak önemli bir rol oynar. Şimdiden keyifli izlemeler dileriz.

Peki siz Anthony Burgess'in Otomatik Portakal romanını okumuş muydunuz? Sizce insanın özgür iradesi kontrol edilebilir mi? Yorumlarda buluşalım!

Parti adlarının bir önemi yoktur. Özgürlüktür önemli olan.


Ben bir OTOMATİK PORTAKAL mıyım yoksa?


Karşımdaki güçler bağırarak konuşurken ben sadece fısıltıyla direnebiliyorum.


İyilik kişinin içinden gelir 6655321. Kişi iyiliği seçebilmelidir. Kişiye seçme hakkı tanınmazsa, o kişiliğini yitirir.


Bizler renksiz çay gibiyiz,
Demimiz az suyumuz çok.
Halimiz kötü; açız biz.
Bize bakan, bizi seven kimsemiz yok!


Neden "iyiliğin kökeni" ni incelemezler, araştırmazlar? Herkesin derdi "kötülük" ya da "iblisliğin kökeni".


Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine hâline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum.


Ne biçim dünya bu be! İnsanlar aya gidiyor. Elektriğin çevresinde dönen tatarcıklar gibi dünyanın çevresinde vızır vızır dönüyor uydular ama burada şu garipler köşesinde ne yasa var ne de zavallıyı koruyan, onu düşünen biri...


Umutsuzluk Caddesi'nden geçerek Tükeniş Sokağı'na saptık.



18 Ekim 2024 Cuma

Masumiyet Çağı | Edith Wharton

Ekim 18, 2024 1
Bugün siz okurlarımızı 1870'ler New York atmosferine götürüyoruz. Edith Wharton'ın 1920'de kaleme aldığı Masumiyet Çağı (The Age of Innocence), Amerikan edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Roman, 19. yüzyıl sonlarında New York'un üst sınıf toplumunun tutucu ve katı normlarına karşı bireylerin özgürlüğünü sorgulayan etkileyici bir hikâyeyi sunuyor.

Romanın detaylarına geçmeden önce aramızda Edith Wharton'ın Masumiyet Çağı'nı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümüne kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız!

Masumiyet Çağı Romanının Konusu

Masumiyet Çağı'nın konusu: Masumiyet Çağı, özellikle 1870'ler New York sosyetesini merkezine alır. Romanın baş kahramanı Newland Archer, geleneklere ve sosyal beklentilere uygun olarak nişanlandığı May Welland ile evlenmek üzeredir. Ancak, May Welland'ın kuzeni Ellen Olenska'nın Avrupa'dan New York'a geri dönüşü ve özgür ruhuyla toplum normlarına karşı duran tavrı, Archer'ın yaşamını kökten değiştirir. Ellen, Archer için yasaklanmış bir meyve gibidir; toplumsal normların dışında bir hayatı temsil eder ve bu, Archer'ın içinde saklı kalmış arzuları açığa çıkarır.

Dipnot: Şimdiden romanı okuyacak okurlarımıza bir uyarıda bulunmak isteriz. Romanın konusu çok akıcı gelse de okuduğunuz zaman biraz zorlanabilirsiniz. Çünkü romanda birçok karakter var ve bu karakterler 1870'li yılların New York sosyetesini detaylı anlattığı için bir nevi Rus edebiyatı okuyormuşçasına karakterleri aklınızda tutmakta zorlanabilirsiniz. Ama romanın asıl konusunu Newland Archer, May Welland ve Ellen Olenska arasında geçiyor. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Yazar Wharton, sosyetenin ahlaki değerlerinin ve kurallarının bireyler üzerindeki baskısını oldukça incelikli bir şekilde tasvir eder. Wharton'ın kendisi de bu dünyada yetişmiş, ancak sonrasında bu normlara eleştirel bir gözle bakmayı öğrenmiş bir yazardır. Roman boyunca bu katı sosyal yapının, bireysel özgürlükler üzerindeki kısıtlayıcı etkisini, Archer'ın içsel çatışmaları aracılığıyla güçlü bir biçimde yansıtır. Toplumun kuralları, karakterlerin hayatlarını bir kafes gibi sararken, karakterler de bu kafesin dışına çıkmaya cesaret edemezler.

Masumiyetin Ardındaki Gerçeklik!

Romanın başlığı, toplumsal normların "masumiyet" kelimesi altında nasıl bireylerin arzularını bastırdığını ve onları kalıplara soktuğunu simgeler. Bu toplumsal düzen, ahlaki ve masum görünse de bireyin gerçek duyguları ve arzularıyla yüzleşmesine izin vermez. Wharton, özellikle Archer karakteri üzerinden, bu masumiyetin yanıltıcı olduğunu ve aslında bireylerin içsel yaşamlarına derin bir yabancılaşmaya neden olduğunu vurgular.

Romanın başkarakterlerinden olan Ellen Olenska, bu toplumsal yapının dışında kalan bir figürdür. Avrupa'dan boşanmış bir kadın olarak döner ve sosyetenin baskılarına boyun eğmeyi reddeder. Ellen'ın karakter yapısı Archer için bir özgürlük umudu olsa da yazar Wharton, Archer'ın cesaretinin bu umudu gerçekleştirmekte yetersiz kaldığını gösterir. Toplumun normları o kadar güçlüdür ki bireyler arzularına rağmen bu normları aşmakta başarısız olur.

Roman, New York'un hızla modernleştiği, ancak eski aristokratik değerlerin hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğü bir dönemde geçer. Wharton, bu dönemi sadece bireysel ilişkiler üzerinden değil, toplumsal yapının genel dönüşümü üzerinden de tartışır. Roman, eski ile yeni arasında sıkışmış bir toplumun portresini çizer. Bu durum karakterlere de yansımıştır. Örneğin Archer karakteri eski aristokratik değerleriyle yaşamını şekillendirmeyi istemeden devam ettirmesi buna örnektir. Öte yandan Ellen Olenska ise, modern dünyanın temsilcisi olarak bu çatışmanın merkezinde yer alır. Ancak, Archer'ın içsel ikilemleri ve topluma olan bağlılığı, onu gerçek bir değişimden alıkoyar. Bu iki karakter aracılığıyla yazar bize gelenek ve modern çatışmasını gözler önüne serer.

Peki siz Edith Wharton'ın Pulitzer Ödülü alan romanı Masumiyet Çağı'nı okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Hepimiz katlanmış kâğıt bebekler kadar birbirimize benziyoruz. Duvara çizilen şablon desenler gibiyiz.


Gerçek yalnızlık, insanın yalnızca taklit yapmasını isteyen bütün bu insanların arasında yaşamasıdır.


Kadınlar özgür olmalı. En az bizimki kadar...


Birbirlerine bağlı insanların uzun yıllar birlikte yaşamış olmanın da getirdiği bir şeydi sözcük dağarcıklarının dahi aynı olması.


Sanki sözcükleri nadir bir kelebekti ve en ufak bir hareketle ürkek kanatlarıyla uçup gidecek; rahatsız edilmediğinde ise çevresine o kelebeklerden toplanacaktı.



12 Ekim 2024 Cumartesi

6. Alanya Kitap Fuarı Başlıyor!

Ekim 12, 2024 0

Sonbaharın keyfini çıkarırken edebiyat tutkunları için heyecan verici bir etkinlik daha kapıda: 6. Alanya Kitap Fuarı! Bu yıl, 18-27 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan fuar, her yaştan okur için dopdolu bir programla kitapseverlerle buluşacak. Alanya Belediyesi tarafından organize edilen bu etkinlik, kitapseverlere zengin bir içerik sunarken aynı zamanda bölgenin kültürel çeşitliliğine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

6. Alanya Kitap Fuarı Ne Zaman?

Alanya Kitap Fuarı, her yıl olduğu gibi bu yıl da Alanya'nın en güzel mekanlarından birinde Damlataş Mağarasının yanında bulunan Alanya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Fuar boyunca ziyaretçiler, onlarca yayınevinin stantlarında farklı türlerdeki kitapları inceleyebilecek, indirimli kitap fırsatlarından yararlanabilecek ve sevdiği yazarlarla tanışma şansına sahip olacak.

6. Alanya Kitap Fuarı'nın açılışı 18 Ekim Cuma günü saat 10.30'da Alanya Kültür Merkezi'nde yapılacak. 18-27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 6. Alanya Kitap Fuarı'nda yazarlarla buluşma, imza günleri, özel söyleşiler ve birbirinden güzel kitaplar sizleri bekliyor!

6. Alanya Kitap Fuarını ziyaret etmek isteyenler aşağıdaki bilgileri not almanızı öneririz:

Fuar Detayları

Konum: Saray, İsmet Hilmi Balcı Cd. No:4, 07400 Alanya/Antalya
Fuarı Açılışı: 18 Ekim 2024
Fuarın Bitişi: 27 Ekim 2024
Fuar Açılış Saati: 10.30
Yer: Alanya Kültür Merkezi (Damlataş Mağarasının Yanı)

Etkinlikler ve İmza Günleri

Kitap fuarlarının en heyecan verici yanlarından biri, şüphesiz yazarlarla buluşma fırsatıdır. 6. Alanya Kitap Fuarı bu yıl da pek çok ünlü yazar ve şair, okurlarıyla bir araya gelecek. İmza günleri, yazarların eserleri hakkında konuşmalarının yanı sıra kitaplarının serüvenini paylaşacağı, okurların da sorularını yöneltebileceği oturumlarla dolu olacak.

Söyleşi ve İmza Günleri

Dipnot: 6. Alanya Kitap Fuarı için Alanya Belediyesi'nin kullandığı sosyal medya hesabından şu ana kadar imza günü netleşen yazarları sizler için günüyle birlikte paylaşmak istedik. Eğer aralarında kitabınızı imzalatmak veya tanışmak istediğiniz yazarlar varsa lütfen imza tarihlerini dikkatle inceleyin.

  • Ataol Behramoğlu: 18 Ekim 2024 Cuma günü - saat 20.00
  • Serkan Karaismailoğlu: 19 Ekim 2024 Cumartesi günü - saat 20.00
  • Feyza Hepçilingirler: 20 Ekim 2024 Pazar günü - saat 20.00
  • Ahmet Ümit: 21 Ekim 2024 Pazartesi günü - saat 20.00
  • Dijital Baba (Orhan Toker): 22 Ekim 2024 Salı günü - saat 20.00
  • Gri Koç (Gökhan Müftüoğlu): 23 Ekim 2024 Çarşamba günü - saat 14.00
  • Zekeriya Efiloğlu: 23 Ekim 2024 Çarşamba günü - saat 20.00
  • Burcu Bahar: 25 Ekim 2024 Cuma günü - saat 09.30
  • Coşkun Aral: 25 Ekim 2024 Cuma günü - saat 20.00
  • Yusuf Asal: 26 Ekim 2024 Cumartesi günü - saat 14.00
  • Müfit Can Saçıntı: 27 Ekim 2024 Pazar günü - saat 20.00
  • Ezgi Kuyumcu: 18-19-20 Ekim 2024

Alanya Kitap Fuarı sadece edebiyat tutkunları için değil; aynı zamanda bilim, tarih, kişisel gelişim, çocuk kitapları ve daha birçok farklı alanda kitaplara ilgi duyanlar için de harika bir fırsat sunuyor. Ziyaretçiler, farklı yayınevlerinin stantlarını gezerek kitap dünyasının çeşitliliğiyle tanışabilecekler. Çocuklar ve gençler için özel alanlar ve etkinlikler sayesinde fuar, tüm aile bireylerine hitap eden bir buluşma noktası olacak.

Alanya Kitap Fuarı, her yıl daha da büyüyerek ve zenginleşerek edebiyat tutkunlarını buluşturmaya devam ediyor. Bu yıl 6. kez kapılarını açacak olan fuar, hem yetişkinler hem de çocuklar için unutulmaz bir deneyim sunacak. Ekim ayının serin akşamlarında kitaplarla dolu sıcak bir atmosferde buluşmak için geri sayım başladı! Sen de bu eşsiz kitap fuarını takvimine eklemeyi unutma!

Peki siz 6. Alanya Kitap Fuarı için heyecanlı mısınız? Katılacak yazarlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizin fuarda olmasını istediğiniz yazarlar var mıydı? Yorumlarda buluşalım!

10 Ekim 2024 Perşembe

2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Han Kang Kazandı!

Ekim 10, 2024 2

Edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden birisi olan Nobel Edebiyat Ödülü, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nde düzenlenen basın toplantısın ardından 2024 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen isim açıklandı.

Yapılan açıklamaya göre "tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan yaşamının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı" nedeniyle Güney Koreli roman yazarı Han Kang, bu önemli ödüle layık görüldü. Küresel çapta dikkat çeken bu ödül hem Han Kang'ın sanatsal dehasını hem de Güney Kore edebiyatının giderek artan etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. 

Ayrıca Kang, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan 18. kadın olarak tarihe geçti. Ödül son yedi törende dördüncü kez bir kadına verildi. Yazar Han Kang, 10 milyon İsveç Kronu (yaklaşık 33 milyon TL) tutarındaki ödülün de sahibi olacak.

Han Kang'ın eserleri, çoğunlukla insan doğasına, şiddete ve ruhsal kırılganlıklara dair keskin gözlemler içeriyor. Bu derinlik ve edebi ustalık, ona 2024 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran en önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Önceki senelerde sizlerle de paylaştığımız Nobel Edebiyat Ödülleri şöyle:

Han Kang Kimdir?

Han Kang, Güney Koreli bir yazar ve şairdir. 27 Kasım 1970'te Gwangju'da doğan Han, Güney Kore edebiyatının en önde gelen isimlerinden biri olarak tanınır.

Han Kang, özellikle 2016 yılında İngilizceye çevrilen ve uluslararası bir üne kavuşan Vejetaryen adlı romanıyla tanınıyor. Bu roman 2016 yılında Uluslararası Man Booker Ödülü'nü kazanmıştır. Roman, toplumun birey üzerindeki baskılarını, kimlik arayışını ve içsel çatışmaları derin bir şekilde ele alarak, okuyucuları sıradan insan deneyimlerinin ötesine taşıyor. 

Han Kang'ın diğer önemli eserleri arasında The White Book (Beyaz Kitap) ve Human Acts (İnsanlar, Tüyler) yer alır. Human Acts, Güney Kore'nin tarihindeki trajik bir olay olan 1980 Gwangju Ayaklanması'nı konu alır ve insanların yaşadığı acılar ile hafıza üzerine derinlemesine bir bakış sunar. The White Book ise kişisel kayıp ve yas temalarını işler, saf ve minimalist bir üslupla insanın varoluşsal sancılarını yansıtır.

Nobel Edebiyat Komitesi, Han Kang'ın eserlerinin insan ruhunu ve varoluşun karmaşıklığını büyük bir zarafetle ortaya koyduğunu vurguladı. Yazarın çalışmalarında gördüğümüz melankolik tonlar, bir yandan modern toplumun yüzleşmek zorunda kaldığı acı gerçeklikleri yansıtırken, diğer yandan bireysel özgürlüğün ve içsel dönüşümün olasılıklarına kapı aralıyor.

Yazarın, Vejetaryen, Veda Etmiyorum, Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor isimli 4 romanı April Yayınları tarafından Türkçeye de çevrilmiştir. Kitapların basımı bitmeden alıp okumanızı tavsiye ederiz.

Yükselişe Geçen Kore Edebiyatı

Han Kang'ın Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması sadece onun edebi kariyeri için değil aynı zamanda Güney Kore edebiyatı için de büyük bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 

Kore Edebiyatı, son yıllarda Batı dünyasında daha fazla tanınmaya başlasa da bu ödül, Güney Koreli yazarların küresel arenadaki yerini pekiştiren bir başarı olarak görülüyor. Ayrıca, Han Kang'ın kazanması, kültürel ve dilsel çeşitliliğin Nobel Ödülleri tarafından her geçen yıl daha fazla kucaklandığını da gösteriyor.

Han Kang'ın Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması, edebiyatın insan ruhunun en derin yönlerine dokunabilme gücünü bir kez daha hatırlatıyor. Han Kang, eserleriyle hem kendi ülkesinde hem de dünya genelinde pek çok okuyucunun kalbine dokunmuş bir yazar olarak, edebiyat tarihinde unutulmaz bir iz bırakmaya devam ediyor.

Sayfamızda bulunan Kore Edebiyatında Okunması Gereken Kitaplar yazımızı da okumayı unutmayın. Eğer Kore edebiyatını merak ediyor ve ilk adımınızı atmak istiyorsanız önereceğimiz kitaplara bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

Peki siz siz bu sene kimin kazanacağını düşünüyordunuz? Yazar Han Kang'ın eserlerini daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

23 Eylül 2024 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna Film Oluyor!

Eylül 23, 2024 2

Sabahattin Ali
'nin unutulmaz eseri Kürk Mantolu Madonna film oluyor! Geçtiğimiz yıllarda projenin ilk olarak dijital dizi olarak yayınlanacağı biliniyorken gelen son haberlere göre Alman ve Türk ortak yapımıyla Kürk Mantolu Madonna sinema filmi olarak seyircilerle buluşacak.

Geçtiğimiz günlerde Orhan Pamuk'un çok satan romanlarından birisi olan Masumiyet Müzesi de mini dizi olarak ekranlarda yer alacaktı. O haberin detaylarına ulaşmak için "buraya" tıklayabilirsiniz.

Raif Efendi Karakteri için Salih Bademci Seçildi!

Kitapseverlerin merakla beklediği oyuncu kadrosu henüz belli değilken Kürk Mantolu Madonna'nın başrol karakteri Raif Efendi için usta oyuncu Salih Bademci'ye teklif gönderildiği öğrenildi. 10 aylık uzun bir hazırlanma sürecinin son noktasında olan filmi Mert Dikmen yazacak. Ayrıca filmin yönetmenliğini Enes Ateş üstlenecek.

Romanın ana karakterlerinden olan Maria Puder karakterine kimin hayat vereceği henüz belli değil. Hem okurlar hem de sinemaseverler Maria Puder karakterini kimin oynayacağını merakla bekliyor.

Fikri Harika Prodüksiyon, Tme Films ve filmin Almanya'da geçecek kısımları da Alman yapım firması CAB Film ortaklığında çekilecek.

Film, 2 Farklı Zaman Diliminde Geçecek!

Kürk Mantolu Madonna filminin 2 zaman diliminde geçecek. Birsen Altuntaş'ın haberine göre filmin Almanya sahneleri Babelsberg Studio'da çekilecek.

Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna eseri, Türk edebiyatının en önemli yapıtlarından biri. İlk kez 1943 yılında yayımlanan bu roman dönemin toplumsal, kültürel ve bireysel sorunlarına derinlemesine dokunan bir yapı taşır. Ancak romanı asıl özel kılan, insani duyguların incelikle ele alınması ve karakterlerin içsel dünyalarına yapılan derin yolculuktur.

Kürk Mantolu Madonna Romanının Konusu

Romanı henüz okumayanlar için kısaca konusu şu şekilde: Roman, temel olarak Raif Efendi isimli bir adamın hayatı üzerinden şekillenir. Romandaki olaylar Raif'in genç iş arkadaşı Rasim'in gözünden anlatılır. Oldukça içine kapanık, sessiz bir yaşam süren Raif Efendi, sıradan biri gibi görünür. Ancak yıllar önce yaşadığı bir aşk hikayesi, onun iç dünyasında derin izler bırakmıştır. Almanya'da resim eğitimi aldığı dönemde tanıştığı Maria Puder adlı gizemli bir kadına duyduğu büyük aşk, hayatını köklü bir şekilde değiştirir.

Roman bu aşkın etkileri üzerinden insanın yalnızlığı, içsel çatışmaları, sevgi ve tutku gibi evrensel temaları işler. Raif Efendi, toplumun beklentileri ve yaşamın sıradanlığı içinde kaybolmuş bir karakterdir. Maria Puder ise bağımsız, güçlü ve özgün bir kadın olarak tasvir edilir. Bu iki karakterin ilişkisi bir yandan saf ve derin bir aşkı temsil ederken, bir yandan da iki farklı dünyanın çarpışması olarak görülebilir. Roman boyunca Maria'nın özgürlüğe düşkünlüğü ile Raif'in duygusal bağlılığı arasındaki denge sorgulanır.

Kürk Mantolu Madonna, edebiyatseverler için sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine yapılmış bir yolculuktur.

Detaylı bilgiler için bu yazımızda da kullandığımız kaynakları aşağıdaki sıralıyoruz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Dipnot: Kaynaklar

Peki siz Kürk Mantolu Madonna filmi için heyecanlı mısınız? Siz olsaydınız oyuncu kadrosunda kimleri seçerdiniz? Yorumlarda buluşalım!

21 Eylül 2024 Cumartesi

Masumiyet Müzesi Mini Dizi Oluyor!

Eylül 21, 2024 3

Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk Türk yazar olan Orhan Pamuk'un çok satan romanlarından olan Masumiyet Müzesi, Netflix tarafından dijital dizi oluyor!

Beyazperde'nin haberine göre yaklaşık dört yıl önce Amazon Prime'ın Masumiyet Müzesi için dizi olarak ekranlarda buluşturulması söz konusuydu. Aradan geçen yıllardan sonra Masumiyet Müzesi romanı Netflix tarafından dijital diziye dönüştürülecek.

Romanın Başkarakterini Selahattin Paşalı Canlandıracak!

Birsen Altuntaş'ın haberine göre oyuncular dizi için seçilmeye başlandı. Dokuz bölümlük mini dizi tarzında olacak Netflix'in merakla beklenen dizisini Ay Yapım üstleniyor. Ayrıca dizinin tek sezonluk olması planlanıyor.

Masumiyet Müzesi dizisini Zeynep Günay Tan yönetecek ve senaryosunu Ertan Kurtulan'ın yazacak. Dizinin oyuncu kadrosu da yavaş yavaş açıklanmaya başlandı. Masumiyet Müzesi'nin başrol karakteri Kemal'i Selahattin Paşalı hayat verecek. Romandaki Kemal'in büyük aşkı Füsun karakterini Eylül Lize Kandemir, nişanlısı Sibel karakterini ise Oya Unustası canlandıracak. Ayrıca gelen son bilgilere göre Kemal'in annesi Vecihe Basmacı karakterini usta oyuncu Tilbe Saran canlandıracak.

Masumiyet Müzesi Romanının Konusu

Romanı okumayanlar için konusu şu şekilde: Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi hem derin bir aşk hikayesi hem de İstanbul'un sosyal ve kültürel değişimlerini yansıtan bir roman olarak dikkat çeker. 1970'ler ve 1980'ler Türkiye'sinde geçen bu hikaye, Kemal ve Füsun'un inişli çıkışlı ilişkisi etrafında şekillenir. Roman, yalnızca bir aşk hikayesinin ötesinde bir takıntının, hatıraların ve nesnelerin insan ruhundaki yerini irdeler.

Kemal'in, Füsun'a olan aşkı takıntı haline gelir ve bu duygusal bağı kaybetmemek adına onunla ilgili her küçük ayrıntıyı, kullandığı objeleri biriktirir. Böylece roman boyunca, nesnelerin anılarla olan güçlü bağı öne çıkar. Pamuk; müzelerin, nesnelerin hafızamızdaki yerini sorgularken aynı zamanda aşkın, kayıpların ve pişmanlıkların insan üzerindeki etkilerini de gözler önüne serer. 

Pamuk'un derin psikolojik çözümlemeleri, şehrin ve zamanın ruhunu yansıtışı, Masumiyet Müzesi'ni zamansız bir aşk hikayesi ve eşsiz bir İstanbul romanı haline getirir.

Kurgudan Müzeye...

Masumiyet Müzesi, modern Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve aynı zamanda gerçek bir müzeye de ilham vermiştir.

Orhan Pamuk, bu müzeyi 2012 yılın bahar ayında İstanbul'da açarak romanını bir adım öteye taşımış, edebi bir eserin somut bir karşılığını yaratmıştır. Bu yönüyle roman sadece okunmakla kalmaz, aynı zamanda ziyaret edilebilir ve hissedilebilir bir deneyime dönüşür.

Müzede yer alan eşyalar, kahramanların kullandığı, giydiği, biriktirdiği, hayal ettikleri her şey vitrinlerle sergileniyor. Eğer romanı okuduktan sonra bu eşsiz müzeyi ziyaret ederseniz tarif edilemez bir duyguya kapılabilirsiniz.

Dipnot: Kaynaklar

Peki siz mini dizi hakkında neler düşünüyorsunuz? Oyuncu seçimlerini nasıl buldunuz? Romanı daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

9 Eylül 2024 Pazartesi

Uluslararası 11. Sarıyer Edebiyat Günleri Başlıyor!

Eylül 09, 2024 2

Eylül ayının gelmesiyle birlikte kitap fuarlarının açılış tarihleri belli olmaya başlıyor. İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Sarıyer de kültür ve sanatla dolu harika bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

18-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 11. Sarıyer Kitap Fuarı, kitapseverleri, yazarları ve yayıncıları bir araya getiren eşsiz bir organizasyon olacak. Peki bu fuarı bu kadar özel kılan nedir ve neden ziyaret etmelisiniz? Gelin, birlikte göz atalım!

Zengin Yayın Seçkisi ve Ünlü Yazarlarla Buluşma Fırsatı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Sarıyer Kitap Fuarı, geniş bir kitap yelpazesi sunarak her yaş grubuna ve ilgi alanına hitap eden bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Yüzlerce yayınevi stantlarıyla yer alacak ve binlerce kitap indirimli fiyatlarla kitapseverlerle buluşacak. Özellikle yeni çıkan kitapları ilk elden inceleme fırsatı bulabileceğiniz bu fuarda, favori yazarlarınızla tanışma ve kitaplarını imzalatma şansı da yakalayabilirsiniz.

Sadece Kitap Değil: Kültürel ve Sanatsal Etkinlikler

Sarıyer Kitap Fuarı, kitap alışverişinin ötesine geçen bir deneyim sunuyor. Fuarda; paneller, söyleşiler, şiir dinletileri ve atölye çalışmaları gibi pek çok kültürel ve sanatsal etkinlik de düzenleniyor.

Bu etkinlikler, okuma alışkanlıklarınızı geliştirmenin yanı sıra kültürel birikiminizi de zenginleştirmenize katkı sağlayacak. İmza günleri, söyleşiler, şiir teknesi ve daha fazlası ile dolu dolu geçecek bu etkinliği kaçırmamalısınız.

Uluslararası 11. Sarıyer Edebiyat Günleri Ne Zaman?

Sarıyer Kitap Fuarı, 18-22 Eylül tarihleri arasında Sarıyer Belediyesi Sarıyer Kireçburnu Haydar Aliyev Parkı'nda gerçekleştirilecek. Bu eşsiz fuar, İstanbul'daki kitapseverler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.

Detaylı Program için tıklayın!

Kitap kokusunun, kültürel zenginliklerin ve Boğaz manzarasının buluştuğu bu harika etkinlikte siz de yerinizi alın. 11. Sarıyer Kitap Fuarı, hem ruhunuzu besleyecek hem de yeni kitaplarla dolu kitaplığınıza yenilerini eklemenizi sağlayacak bir deneyim sunuyor. Şimdiden takviminizi hazırlayın ve kitap dünyasının büyüsüne kapılmak için Sarıyer'e gelin!

Peki siz 11. Sarıyer Kitap Fuarı için heyecanlı mısınız? Fuarı ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz? Yorumlarda buluşalım!

3 Eylül 2024 Salı

İçimizdeki Şeytan | Sabahattin Ali

Eylül 03, 2024 1
1940 yılında yayımlanan Sabahattin Ali'nin 2. romanı olan İçimizdeki Şeytan, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bireyin iç dünyası, toplumsal baskılar ve aşk gibi temaları derinlemesine işleyen bu eşsiz romanı kaçırmak istemeyeceksiniz.

Sabahattin Ali'nın romanları, kimine göre şiir kitaplarından daha önde gelir. Özellikle de romanları içerisinden bir sıralama yapacak olursak da Kürk Mantollu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf'tan sonra İçimizdeki Şeytan gelir. Şiir kitapları romanlara kıyasla daha fazla olmasına rağmen en çok bilinen eserleri roman türündendir.

Detaylara geçmeden önce aramızda Sabahattin Ali'nın unutulmaz eseri İçimizdeki Şeytan'ı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümüne kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız!

İçimizdeki Şeytan Romanının Konusu

İçimizdeki Şeytan'ın başkahramanları Ömer, Macide ve Bedri üzerinden hem bireysel hem de toplumsal eleştiriler getiren yazar, modernleşme sürecindeki Türkiye'nin sosyal yapısını gözler önüne sermektedir.

İçimizdeki Şeytan, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri romanıdır. Sabahattin Ali, dönemin aydınlarını, siyaseti ve toplumsal yapıdaki çarpıklıkları keskin bir dille eleştirir. Özellikle Ömer'in arkadaş çevresi, dönemin aydın kesiminin samimiyetsizliğini ve çıkarcılığını yansıtır. Yazar, bu karakterler aracılığıyla modernleşme sürecindeki Türkiye'nin aydın sınıfının eleştirel bir portresini ustalıkla çizer.

Romanda, Ömer'in içsel çatışmaları ana temalardan biridir. Ömer, ne istediğini bilmeyen, kararsız bir karakterdir ve sürekli olarak başarısızlıkları için "içindeki şeytan"ı suçlamaktadır. Bu şeytan aslında onun iradesizliğini, korkularını ve toplumun baskısını sembolize eder. Sabahattin Ali, Ömer karakteri üzerinden insanın kendisiyle yüzleşemeyişini ve sorumluluklarını başkalarına atma eğilimini sorgulatmaktadır. Ömer'in içindeki şeytan, sadece bir mazeret değil aynı zamanda insanın kendi içindeki zayıflıklarla başa çıkma biçimidir.

Bir de Ömer, karakteri oturmamış bir kişilik olarak karşımıza çıkar. Özellikle de arkadaş seçimi ve arkadaşlarından etkilenmesi buna örnektir. "Üzüm, üzüme baka baka kararır." ve "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." atasözleri Ömer'i kesinlikle tanıtmaktadır.

Romanın bir diğer önemli karakteri Macide ise Ömer'in tam tersine, daha kararlı ve güçlü bir karakter olarak tasvir edilir. Ancak, Macide de toplumun kadınlar üzerindeki baskılarıyla yüzleşmek zorundadır. Sabahattin Ali, Macide üzerinden kadınların toplumdaki yerini, onlara zorunlu olarak biçilen rolleri ve bu rollerin bireysel özgürlük üzerindeki etkilerini irdelemektedir.

Romanın üzümlü keki Bedri karakteri ise eserin en dikkat çekici ve önemli figürlerinden biridir. Bedri, hikaye boyunca Ömer ve Macide'nin hayatlarında belirleyici bir rol oynar ve onların içsel dünyalarını anlamaya çalışan, dışarıdan daha mantıklı ve dengeli bir karakter olarak öne çıkar. Özellikle de Ömer'in Macide'ye karşı kıskanç ve düşüncesiz tavırları karşısında Bedri; akılcı ve olgun bir kişiliği vardır. İçten içe Macide'yi seven Bedri, Ömer gibi tutucu veya kıskançlığa varan bir sevgi beslemez.

Ömer'in içsel karmaşalarının ve zayıflıklarının yanında, Bedri daha sağlam, güvenilir ve ahlaki değerleri yüksek bir figür olarak yer alır. Onun varlığı, romandaki diğer karakterler için bir tür dengeleyici unsur olurken aynı zamanda Sabahattin Ali'nin topluma ve insan ilişkilerine dair daha derin bir eleştiriyi yansıtmasına olanak tanır.

İçimizdeki Şeytan Karakterlerini Temsil Eden Kişiler

Okurken, keşke daha önce bilseydim dediğim bir gerçek vardı. O da Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan'ı yazarken karakterlerin temsil ettiği kişiler üzerinden bir eleştirisi var. Ne kadar doğru ne kadar yanlış, orası meçhulken gelin romandaki karakterleri temsil eden kişilere bakalım:

Romanda yer alan Nihat karakterinin Hüseyin Nihal Atsız'ı temsil ettiği bilinmektedir. Özellikle de Sabahattin Ali ve Nihal Atsız arasında geçen taban tabana zıt görüşler bunu kanıtlamaktadır. Ayrıca Nihal Atsız'ın romanı okuduktan sonra bir cevap niteliğinde yazdığı "İçimizdeki Şeytanlar" başlıklı bir yazısı da mevcuttur. Bu yazıda Sabahattin Ali'nın İçimizdeki Şeytan romanını eleştirmektedir.

Dipnot: Nihal Atsız'ın yazdığı eleştiri yazısına göre romandaki Profesör Hikmet karakteri dönemin komünizm karşıtı tarihçisi Mükrimin Halil'i temsil etmektedir. İsmet Şerif karakteri de Peyami Safa'yı, "Tatar suratlı herif" ise Profesör Zeki Velidi veya Abdülkadir İnan'ı temsil ettiğini belirtmiştir. Bedri karakteri de bizce Sabahattin Ali'yi temsil etmekte.

Edebiyat tarihindeki bu tartışmalara hakimseniz kolaylıkla romandaki karakterlerin aslında kimleri temsil ettiğini fark edebilirsiniz. Bu bilgileri öğrenerek romanı okursanız da niçin o karakterlerin yazıldığına, amacın ne olduğuna ve Sabahattin Ali'nin biz okurlara ne aktarmak istediğini anlayabilirsiniz.

Anlayacağınız sevgili Konumuz Kitap okurları, Sabahattin Ali'yi okumak, onun yazdıklarının arka planını anlayabilmek herkesin harcı değildir. Derin analizler gerekir. Biz de bu değerli bilgileri siz okurlarımız için yazmak istedik. Romanı okumadan önce temsil edilen kişileri bilmek, romanı okurken ki bazı bilmeceleri çözecektir. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Peki siz Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkında neler düşünüyorsunuz? Romandaki temsil edilen kişiler hakkında bilginiz var mıydı? Yorumlarda buluşalım!

Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...


İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.


İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.


Hayatta hiçbir şey yapmış olmamak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı?


Unutmayın ki dünyada en korkunç şey ümidini kaybetmektir.


Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim. Fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk.


İnsanların en zayıf tarafları sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir.


En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz?


Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir. Halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz.


Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... Bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız...


Tesislerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?


Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.


Günün birinde ya çıldıracağız ya dünyaya hâkim olacağız.



2 Eylül 2024 Pazartesi

Manisa 7. Kitap Fuarı Başlıyor!

Eylül 02, 2024 1


Edebiyat tutkunlarını bir araya getiren, kitap kokusunun her köşeye yayıldığı ve kültürün başrolde olduğu bir etkinlik için geri sayım başladı. Manisa 7. Kitap Fuarı, bu yıl 20-29 Eylül 2024 tarihleri arasında düzenlenecek ve yine kültür ve sanat dolu günlere ev sahipliği yapacak.

Edebiyatseverler İçin Büyük Bir Buluşma Noktası

Manisa Kitap Fuarı 20-29 Eylül 2024 tarihleri arasında Atatürk Kent Parkı'nda gerçekleştirilecek. Bu kitap fuarı Sadece yerel halk için değil Türkiye'nin dört bir yanından gelen kitap tutkunları için de vazgeçilmez bir etkinlik. Fuar, her yıl olduğu gibi bu yıl da yazarlarla okuyucuları buluşturacak, edebiyat dünyasının önemli isimlerine ev sahipliği yapacak. Yazar imza günleri, söyleşiler, paneller ve atölyeler ile dolu dolu bir program kitapseverleri bekliyor.

Manisa Kitap Fuarı'nda, birçok yayınevi stand açarak kitaplarını tanıtacak ve okuyucularla buluşturacak. Yayınevleri, indirimli fiyatlarla sunulan kitaplar ve özel kampanyalarla okuyucuların ilgisini çekmeye hazırlanıyor. Edebiyat, tarih, bilim, çocuk kitapları ve daha birçok alanda geniş bir yelpazede kitaplar sergilenecek.

Manisa 7. Kitap Fuarı İmza Günleri

Fuarın en dikkat çeken etkinliklerinden biri de yazar söyleşileri ve imza günleri olacak. Ünlü yazarlar, okuyucularıyla bir araya gelip eserlerini tartışacak, yeni kitaplarını tanıtacak ve merak edilen soruları yanıtlayacak. Katılımcılar, hayranı oldukları yazarlarla birebir tanışma ve kitaplarını imzalatma fırsatı bulacaklar.

Dipnot: Manisa Kitap Fuarı'nın kullandığı sosyal medya hesabından şu ana kadar imza günü netleşen yazarları sizler için günüyle birlikte paylaşmak istedik. Eğer aralarında kitabınızı imzalatmak veya tanışmak istediğiniz yazarlar varsa lütfen imza tarihlerini dikkatle inceleyin.

İmza Günleri

  • Necmi Aksu: 20-29 Eylül 2024 - saat ?
  • Yiğit Bener: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Varol Yaşaroğlu: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Cemal Latifoğlu: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • D. N. Archeron: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Ekin S Koch: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Emre Gül: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Adora Yağmur: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Beyza Alkoç: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Büşra Nur: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Emine Tavuz: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Filiz Puluç: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Işıl Su Gültekin: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Sena Nur Işık: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Sümeyye Koç: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Şule Avlamaz: 22 Eylül 2024 - saat ?
  • Buket Uzuner: 26 Eylül 2024 - saat 17.00
  • Emrenur Sarkın Tuğan: 25-28 Eylül 2024 - saat 14.00
  • Murat Moroğlu: 28 Eylül 2024 - saat 14.00-16.00
  • Ali Lidar: 28 Eylül 2024 - saat 13.00
  • Sinan Akyüz: 28 Eylül 2024 - saat ?
  • İnci Aral: 28 Eylül 2024 - saat ?
  • Sinan Yağmur: 28 Eylül 2024 - saat?
  • Ayşe Kulin: 28 Eylül 2024 - saat 14.00
  • Emrah Safa Gürkan: 29 Eylül 2024 - saat 16.00
  • Ahmet Ümit: 29 Eylül 2024 - saat 14.00

Şiir, Müzik, Öykü Etkinliği

  • Pelin Batu ve Haluk Çetin: 28 Eylül 2024 - 17.00

Söyleşi

  • Şermin Yaşar Söyleşi ve İmza: 20 Eylül 2024 - saat ?
  • Murat Çöküreten, Şerif Pınar ve Musa Dinç Söyleşi: 20 Eylül 2024 - saat 16.00
  • Engin Topuz ve Murat Şahin "Manisalı Yusuf Atılgan ve Edebiyatı" söyleşisi: 21 Eylül 2024 - saat 14.00
  • İsmail Saymaz İmza ve Söyleşi: 22 Eylül 2024 - saat 16.00
  • Süleyman Kösmene ile Hüseyin Can Söyleşi ve İmza: 27 Eylül 2024 - saat 17.00 / 18.00
  • Latife Tekin ile Barış İnce Söyleşi ve İmza: 27 Eylül 2024 - saat 15.00 / 16.00
Manisa 7. Kitap Fuarı, sadece bir kitap alışveriş noktası olmanın ötesinde, kültürel bir buluşma noktası. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü bu şehir, aynı zamanda kitap dolu atmosferiyle de ziyaretçilere keyifli bir deneyim yaşatacak. Şehre gelenler, fuarın yanı sıra Manisa’nın tarihi dokusunu da keşfetme fırsatı bulacaklar.

Manisa 7. Kitap Fuar Alanı ve Ziyaret Bilgileri

Fuar, Manisa Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yapacak. Atatürk Kent Parkı'nda yapılacak Manisa 7. Kitap Fuarı kitap ve edebiyat tutkunları için kaçırılmayacak bir etkinlik.

Bu yılki Manisa Kitap Fuarı, dopdolu programı ve kültürel zenginliği ile ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatacak. Fuarla ilgili güncel bilgiler geldikçe yazımızı yeniliyor olacağız. Siz de bu eşsiz etkinliğin bir parçası olmak istiyorsanız takviminize not almayı unutmayın!

Peki siz Manisa 7. Kitap Fuarı için heyecanlı mısınız? Katılacak yazarlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Siz başka hangi yazarları fuarda görmek isterseniz? Yorumlarda buluşalım!

27 Ağustos 2024 Salı

Işıl Işık'ın Yeni Romanı: Ona Kadar Say 2 - Körebe

Ağustos 27, 2024 2

Paranormal Hikayelerinin Kraliçesi olarak bilinen Işıl Işık'ın merakla beklenen yeni kitabı Ona Kadar Say serisinin 2. kitabı Körebe ile okuyucularıyla buluşmaya hazırlanıyor. Serinin ilk kitabı Ona Kadar Say ile geniş bir hayran kitlesi edinen Işık, serinin ikinci kitabında yine sürükleyici bir hikâye sunuyor.

Ona Kadar Say 2 - Körebe Konusu

Işıl Işık'ın sosyal medyada okurlarıyla paylaştığı bu heyecanlı haberde 30 Ağustos 2024 tarihinde okurlarla buluşuyor. Yazar Işıl Işık bu haberi şu sözlerle okurlarıyla paylaştı: "Ona Kadar Say - 2 Körebe 30 ağustos tarihinde sizinle olacak. Ön siparişler açıldığında haber vereceğim. Kapağı yukarıda kanalda paylaştım, kanala katılmayı unutmayın. :) Hadi heyecandan ölelimmmm..."

Ona Kadar Say - Körebe'nin konusu ise şöyle: İngiltere'de yaşayan ancak bütün dünyaya haberler hazırlayan genç adli muhabir Mabel, aldığı ani bir telefonla Türkiye'ye döndükten sonra çocukluğundan beri en yakını olan, en sevdiği kişinin beklenmedik ölümünü örten sır perdesini aralamaya çalışmıştı. Ancak ister istemez olaylar onu da bu gizemli ölüm olayının içine çekmişti, olay içinde olay yaşanmış ve Mabel şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştı.

Bu ikinci kitapta serüven başka yollara da saparak devam ediyor. Mabel bir yandan eski sevgilisinin yardımıyla peşini bırakmayan beladan kurtulmaya çalışırken bir yandan da İstanbul Emniyeti'ne çetrefil ve çok garip bir olayda yol gösteriyor. Işıl Işık'ın kaleminden yine soluk soluğa okunacak bir serüven.

Ona Kadar Say Serisinin Sıralaması

Paranormal, gerilim, gizem sevenler; bu seriyi kaçırmasın. Eğer seriye şimdiden başlamak istiyorsanız aşağıdaki sıralamayı dikkat etmelisiniz.

Ona Kadar Say Serisi

  1. Kitap: Ona Kadar Say - Saklambaç
  2. Kitap: Ona Kadar Say - Körebe

Ona Kadar Say 2 - Körebe çok yakında raflardaki yerini alacak. Serinin devamı hakkında daha fazla bilgi almak ve yazarın dünyasına daha yakından tanıklık etmek isteyenler için bu kitap, kaçırılmayacak bir fırsat. Işıl Işık'ın hayranları, bu yeni macerayı heyecanla beklerken gerilim dolu bu hikâye ile tanışmak için sabırsızlanıyor.

Kitabın yayınlanmasını beklerken, yazarın diğer eserleri olan Tünelden Önceki Beyaz Ev Serisi ve Paranormal Hikayeler 1 ve 2'sini okuyarak Işık'ın üslubuna aşina olabilirsiniz. Işıl Işık'ın diğer romanlarına bir göz atmak isteyenlere önceki yazılarımızı paylaşıyoruz.

Işıl Işık'ın Kitapları


Ona Kadar Say serisi biz okurları nerelere götürecek, bakalım... Yeni gelişmeler olduğunda siz okurlarımızı bu yazımızda bilgilendiriyor olacağız. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Peki siz Işıl Işık'ın yeni romanı Ona Kadar Say 2 - Körebe için heyecanlı mısınız? Seri hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce Tünelden Önceki Beyaz Ev serisi mi Ona Kadar Say serisi mı? Yorumlarda buluşalım!
Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.