20 Ekim 2024 Pazar

Otomatik Portakal | Anthony Burgess

Distopik bir yaşam biçimini konu edinen, dünya klasikleri arasında en çok okunan kitaplarından birisi olan Otomatik Portakal'ı sizlerle birlikte inceleyeceğiz. Karabasan misali bir gelecek atmosferi sunan Otomatik Portakal (A Clockwork Orange), yazar Anthony Burgess'ın romandaki antikahramanı için yeni bir dil yaratıyor: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.

Romanın konusu kadar yazar Anthony Burgess'ın da ilginç bir hikayesi var. Yazara konulan yanlış teşhis sonucunda hayatının geri kalanında karısının geçimini sağlaması amacıyla romanlar yazmaya başlar. Ta ki bu teşhisin yanlış olduğunu öğrenene kadar... O bir yıl içerisinde yazdığı romanlardan birisi olan Otomatik Portakal'la artık ünlü bir yazar olmuştur.

Romanın detaylarına geçmeden önce aramızda daha önce Anthony Burgess'ın eseri Otomatik Portakal'ı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Otomatik Portakal Romanının Konusu

Otomatik Portakal, insan doğasının karanlık yönlerini irdeleyen bir eser olarak öne çıkıyor. Romanın başkahramanı Alex, çete arkadaşları ile birlikte sokaklarda şiddet dolu suçlar işlerken, özgür iradesinin peşinde koşar. Burgess, insanın doğuştan sahip olduğu özgür irade ile toplumun bu özgürlüğü kısıtlama çabası arasında bir çatışma yaratır.

Romanın en önemli temalarından biri, şiddet ve onun toplum üzerindeki etkisidir. Alex'in karakteri, gençlerin şiddete yatkınlığını ve bunun arkasındaki nedenleri sorgularken, okuyucuya insanın doğasının karanlık tarafını da gösterir. Burgess, Alex'in toplumdan dışlanması ve rehabilitasyon sürecini ele alarak, bireyin kendini bulma çabasını ve buna karşı toplumun sert tepkisini inceler.

Romanın adıyla da ilgili açıklama yapan Burgess şunları dile getiriyor: Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...

Roman bireyin toplum içindeki yerini sorgularken, aynı zamanda modern toplumun birey üzerindeki etkisini de eleştirmektedir. Yazar Burgess, bir bireyin kendi iradesiyle nasıl bir yıkım yaratabileceğini gösterirken, aynı zamanda toplumun bu durumu nasıl yönetmeye çalıştığını gözler önüne sermektedir.

Toplumsal Bir Eleştiri!

Romanı okurken fark edebileceğiniz gibi birçok toplumsal eleştiri mevcuttur. İlk olarak Alex ve çetesinin toplumda istedikleri her şeyi yapması ve bundan sorumlu olmamasıdır. Romanın birinci bölümü başlangıç noktası olan ve çetenin her akşam toplandığı Sütbar'da takılıp sokaklarda "av" bulma arayışına geçmeleridir. Şehirde istedikleri her şeyi yapabiliyorlarken toplum bu çeteye hiçbir şey söylemiyor. İşte Burgess'in ilk eleştirisi de bu: Toplumun sağır ve dilsiz olması.

Ardından Alex ve çetesinin kütüphaneden çıkan bir adamı "öğretmen" olduğunu düşünmeleri ve onu da diğerleri gibi şiddete maruz bırakmaları. Adamın elinden kitaplarını alıp parçalamaları bir nevi eğitime karşı yapılan saldırıların bir eleştirisi. Romanı okurken en çok etkilendiğimiz detaylardan birisi Alex ve çetesinin yaşadığı sokak ve caddelerin adlarıydı. "Umutsuzluk Caddesi" ya da  "Tükeniş Sokağı" gibi isimler romanda dikkat çeken detaylardı.

Otomatik Portakal'ı okuyup anlamak bir tık zor. Çünkü romanın antikahramanı Alex'i okudukça hem ondan hem de çetesinden nefret edeceksiniz. Yaptıkları iğrenç şeyler, kanunun olmaması ve her yaptıklarını haklı görmeleri sinirlerinizi gerecek cinsten. Romanın kırılma anı ise çete üyeleri Pete, Georgie ve Aptalof'ın Alex'i satmasıyla başlıyor.

Romanın ikinci bölümünde de Alex'in hapishane hayatına şahitlik ediyoruz. Dönemin iktidarı, toplumdaki şiddeti en aza indireceğini ve yerini sağlamlaştırma peşine düşmesiyle Ludovico deneyi mahkumlarda uygulanmaya başlar. Bu deneyin deneği de kaçma planları yapan Alex için bir umut olur. Ancak işler Alex'in tahmin ettiği gibi ilerlemiyor. Hikayenin geri kalanı şimdilik sürpriz olsun. Okumayanlar için spoiler vermeyelim! Ayrıca romanı okuduktan sonra filmini de izlemenizi öneririz. 

Otomatik Portakal filmi, Anthony Burgess'ın aynı adlı romanından uyarlanmış olup, 1971 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilmiştir. Film, Burgess'ın distopik evrenini ve karakterlerini sinemaya taşırken hem görsel hem de tematik açıdan dikkat çekici bir yapım olmuştur. Film, cesur renk paleti, yaratıcı sahne tasarımı ve ikonik kostümlerle doludur. Ayrıca, Ludwig van Beethoven'ın müziği, Alex'in karakteriyle güçlü bir bağ kurarak önemli bir rol oynar. Şimdiden keyifli izlemeler dileriz.

Peki siz Anthony Burgess'in Otomatik Portakal romanını okumuş muydunuz? Sizce insanın özgür iradesi kontrol edilebilir mi? Yorumlarda buluşalım!

Parti adlarının bir önemi yoktur. Özgürlüktür önemli olan.


Ben bir OTOMATİK PORTAKAL mıyım yoksa?


Karşımdaki güçler bağırarak konuşurken ben sadece fısıltıyla direnebiliyorum.


İyilik kişinin içinden gelir 6655321. Kişi iyiliği seçebilmelidir. Kişiye seçme hakkı tanınmazsa, o kişiliğini yitirir.


Bizler renksiz çay gibiyiz,
Demimiz az suyumuz çok.
Halimiz kötü; açız biz.
Bize bakan, bizi seven kimsemiz yok!


Neden "iyiliğin kökeni" ni incelemezler, araştırmazlar? Herkesin derdi "kötülük" ya da "iblisliğin kökeni".


Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine hâline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum.


Ne biçim dünya bu be! İnsanlar aya gidiyor. Elektriğin çevresinde dönen tatarcıklar gibi dünyanın çevresinde vızır vızır dönüyor uydular ama burada şu garipler köşesinde ne yasa var ne de zavallıyı koruyan, onu düşünen biri...


Umutsuzluk Caddesi'nden geçerek Tükeniş Sokağı'na saptık.



1 yorum:

Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.