Tarihsel kurgu okumayı seviyorsanız 2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Güney Koreli Yazar Han Kang'ın Çocuk Geliyor romanını kesinlikle okumalısınız!
Çocuk Geliyor, Güney Kore tarihindeki en kanlı olaylardan biri olan Gwangju Ayaklanması'nı merkezine alıyor. Yazar, bu travmatik olayı bireysel hikayelerle harmanlayarak hem tarihi bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor hem de evrensel bir insanlık dramını anlatıyor.
Detaylara geçmeden önce Han Kang'ın Çocuk Geliyor romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız!
Çocuk Geliyor Romanının Konusu
Roman, 1980 yılında Güney Kore'de yaşanan askeri darbe ve ardından gelen Gwangju Ayaklanması'nın izlerini taşıyor. Yazar, bu olayların bireyler üzerindeki derin yarasını özellikle de çocukların gözünden anlatıyor. Hatta sadece çocukların gözünden değil o gün olayda olanların bakış açısıyla hikayeyi daha da derinleştiriyor. Her birinin farklı bakış açısıyla o günde neler yaşandığına hatta ileri yıllarda bu olayın nasıl bir etkisi olduğuna şahit oluyorsunuz. Hikaye, olayların yaşandığı dönemde çocuk olan ve bu travmayı içine atan insanların yetişkinlik yıllarına uzanıyor.
Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazıyor. Alacakaranlık kuşağına korkusuzca dalıyor, adalet ve demokrasi tarihinin kanlı bir sayfasını, günümüzdeki yansımalarının ışığında evrensel bir hikayeye dönüştürüyor.
Roman hafıza, travma ve iyileşme gibi evrensel temaları işliyor. Karakterler, yaşadıkları travmayı unutmaya çalışırken aynı zamanda bu olayın kendilerini nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışıyorlar. Han Kang, bu süreçte bireylerin yaşadığı iç çatışmaları ve duygusal karmaşayı ustalıkla yansıtıyor.
Unutulmaya Mahkum Edilmiş Bir Tarih: 18 Mayıs 1980
Han Kang, Çocuk Geliyor ile unutulmaya yüz tutmuş bir tarihi yeniden gündeme getiriyor. Gwangju Ayaklanması, Güney Kore'nin karanlık geçmişindeki önemli bir dönüm noktası olmasına rağmen uzun yıllar boyunca görmezden gelinen bir olaydı. Yazar, bu romanıyla bu tarihi yaranın üzerine tuz serpiyor ve okuru derin bir düşünmeye davet ediyor.
Gwangju Ayaklanması nedir diyenler için:
Gwangju Ayaklanması veya Gwangju Demokrasi Hareketi, Güney Kore'nin Gwangju kentinde 18-27 Mayıs 1980 tarihleri arasında, o dönemki askeri diktatörlük rejimine karşı gerçekleşen büyük çaplı bir halk ayaklanmasıdır. Bu olay, Güney Kore modern tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
Gwangju Ayaklanması, Güney Kore'de demokratikleşme sürecinin hızlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu olay, halkın demokratik haklar için verdiği mücadelenin sembolü haline gelmiştir. Ancak olayda yaşanan şiddet ve kayıplar, Güney Kore halkının hem hafızasında hem de tarihinde derin izler bırakmıştır.
Tarihi Bir Kurgu: Çocuk Geliyor!
Han Kang'ın Çocuk Geliyor romanı, Gwangju Ayaklanması'nın bireyler üzerindeki etkilerini ve travmayı oldukça etkileyici bir şekilde ele alır. Roman, bu tarihi olayın sadece siyasi bir boyutunu değil, aynı zamanda insanın iç dünyasında yarattığı derin izleri de gözler önüne sermektedir.
Dipnot: Romanı okurken kimi yerde kızgın kimi yerde de o tanıklık hissini yaşayacaksınız. Yıllar geçse dahi halen aynı olan o süreçleri fark ettikçe değişimin halen gerçekleşmediğine şahit olacaksınız. Bu şahitlik sürecini daha geçen hafta Kore'de yaşanan ordunun hükümete el koyması ve Kore halkının meclise girmesini engellemesi adeta bana Çocuk Geliyor romanındaki olaylarla çok tanıdıktı. Halkın demokrasi için sokağa çıkması, özellikle de Çocuk Geliyor romanındaki gibi gençlerin isyan etmesi bire birdi. Yazar, açıkçası yaşadığı ülkenin bir panoramasını adeta biz okurlara sunmuş. Romanda ne geçiyorsa geçen günlerde yaşanan o krizle bire bir. İşte edebiyatın gücü bu olsa gerek. Bir nevi geleceği görme ya da daha doğru bir ifadeyle yaşanacakları gerçekçi bir bakış açısıyla dile getirmek, hatalardan ders almamak... Ayrıca yazarın kitaptaki son sözünde babasının bir öğretmen olduğu ve öğretmenlik yıllarında maalesef bu ayaklanma sırasında askerler tarafından öldürüldüğünü küçük yaşta öğreniyor. Yazar, bu unutamadığı anını yazarın ailesini bularak ona ithafen bu kitabı yazıyor. Gerçekten çok etkileyici ve maalesef üzücü...
Tarihi kurgular okumayı seviyorsanız Han Kang'ın Çocuk Geliyor romanını kesinlikle okumalısınız. Han Kang'tan okuduğumuz Vejetaryen, Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor kitapları arasından en beğendiğimiz ve bizi en çok etkileyen kitap Çocuk Geliyor oldu. Sizlere de öneririz!
Peki siz Han Kang'ın Çocuk Geliyor romanını okumuş muydunuz? Tarihi kurgular okumayı sever misiniz? Yorumlarda buluşalım!
Bir başka deyişle Goanğcu, izole edilmişliğin, zorla ayaklar altına alınmışlığın, zarar görmüşlüğün bir diğer adıydı.
Bu geceden çok uzaklarda kalan, o otobüste neşeyle şarkı söyleyen kadınların cıvıltıları kulaklarında yankılanıyor: "Diz çöküp yaşamaktansa dimdik durarak ölmeyi yeğleriz. Bizden önce ölenler için hep birlikte sessizce dua edelim. Aramızdan ayrılanlar için sonuna kadar savaşalım. Çünkü bizler yüce ve değerli varlıklarız."
Bir günde on beş saat çalışıp bir ayda iki gün dinlenirdin. Maaşın erkek çalışanların yarısıydı.
Artık ben size soruyorum. İnsanoğlu özünde acımasız bir varlık mıdır? Bizler sadece evrensel tecrübeleri mi yaşıyoruz? Sadece yüce bir varlık olduğumuz yanılgısıyla yaşıyoruz hepsi bu; her an bir hiç olan böcek, hayvan, irin, iltihap kümesine dönüşebilir miyiz acaba? Hakarete uğrayıp, mahvedilip öldürülmek, tarihte defalarca kez tekrarlanan bütün bunlar insanoğlunun kaçınılmaz kaderi mi acaba?
Bazı anıların açtığı yaralar kapanmaz.
Biz ateş bile edemeyen silahlı çocuklardık.
Siz bilir misiniz insanın kendisinin tamamen temiz ve iyi bir varlık olduğunu hissinin ne kadar güçlü olduğunu?
Askerlerin bizden kat kat güçlü olduklarını bilmiyor değildim. Ancak garip olan, onlarınkinden daha güçlü bir şey beni etkisi altına almıştı. VİCDAN, Kesinlikle vicdan.
Rüyalarımda saklanmayı becerebilsem. Yok, en azından anılarımda.
Ruh kendi bedeninin yanında ne kadar kalır acaba... Ruh bir kanat gibi çırpınır ve esintisi mum ışığını dalgalandırır mı acaba...
Askerlerin öldürdüğü insanlar için neden millî marş okunur ki? Neden tabutları Kore bayrağıyla sarılır ki? Sanki bu insanları öldüren devletin kendisi değilmiş gibi.
okuyayım :) uzakdoğu ve kuzey avrupa edebiyatları gözdem :)
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim. Kore edebiyatına bir nevi giriş oldu Han Kang kitapları bizim için. :)
Sil