Aralık ayında okuduğum ve beni çok etkileyen bir romanı sizlerle paylaşmak istedim. Uzun zamandır okuma listemde olan ve bir türlü okumaya fırsat bulamadığım Jennifer Niven'in çok satan romanı Hayatın Kıyısında'yı sonunda okudum. Hem içimi burkan hem de tatlı bir hikayeyi anlatan Hayatın Kıyısında romanından öğreneceğimiz çok şey var. Öyleyse kitabımızın konusuna hemen giriş yapalım.
Detaylara geçmeden önce aramızda daha önce Jennifer Niven'in Hayatın Kıyısında romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.
Hayatın Kıyısında Romanının Konusu
Jennifer Niven'in Hayatın Kıyısında (Orijinal Adı: All the Bright Places) romanı, derin ve dokunaklı bir şekilde ruhsal sağlık, kayıp ve iyileşme temalarını işliyor. Roman, iki gencin hayatlarının bir intihar köprüsünde kesişmesiyle başlıyor. Theodore Finch ve Violet Markey, birbirinden tamamen farklı gibi görünse de aralarında gelişen bağ, hem umut dolu hem de kalp kırıcı bir hikâye sunuyor.
Finch, alışılmışın dışında bir karakter. Farklılığıyla dikkat çekiyor, ancak bu farklılık, içinde yaşadığı zorluğu ve karanlığı gizliyor. Violet ise kardeşinin ölümüyle sarsılmış, hayata olan bağları zedelenmiş bir genç kız. Bir süre sonra ikili, bir okul projesi vesilesiyle Indiana'nın şirin ve unutulmuş yerlerini birlikte keşfetmeye başlar. Bu yolculuk, her iki karakterin de hayatlarında unutulmaz izler bırakır.
Niven'in dili sade ama duygusal ağırlığı olan betimlemelerle zenginleşiyor. Yazar, depresyon ve kayıp konularını ele alırken cesur bir tavır sergiliyor. Bu roman sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda ruhsal sağlığın önemine dair çok önemli mesajlar içeriyor. Roman, bir yandan karamsar ve trajik bir hikâye anlatırken diğer yandan okuyucularına empati kurma ve umut dolu bir bakış açısı kazandırıyor. Özellikle, Finch ve Violet'in yazgılarından kaçmaya çalışırken birbirlerine destek oluşları, okurken sizi etkileyen unsurlardan biri.
Farkındalık Katacak Bir Roman...
Romanı okuduktan sonra yazar ve yayıncının notuyla kitap bitiyor. Bu kısmi açıkçası çok değerli buldum. Çünkü romanda karakterlerin yaşadıkları olaylar göz önüne aldığımızda hiç de kolay şeyler değil. Özellikle de Finch'in yaşadıkları, ailesiyle olan ilişkiler; aynı zamanda Violet karakteri de bir kaybın üzerinde yarattığı psikolojik durumu tek başına üstlenilemeyecek zorluklar yaşıyorlar.
Aslında romanda yaşananlar günlük hayatımızın da içerisinde var olan durumlar. Kayıplar, travmalar, kalp kırıklıkları... Bundan dolayı yayıncının notunu çok değerli buldum. Bu notu da sizlerle paylaşmak istedim. Bu notta yandaki görselden de görebileceğiniz gibi (resmin üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz) polis hattı, ruhsal bunalım danışma hattı, Kadın ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hattı, sağlık danışma hattı, Türk Psikologlar Derneği'nin ülkemizdeki şubelerinin telefon numaraları ve Türkiye Psikiyatri Derneği'nin iletişim bilgileri yer alıyor. Türkçe çevirisinde yer alan bu önemli bilgiler diğer dillerde de o ülkelere ait danışma hatların telefon numaraları yer alıyor.
Bu tür önemli notların kitabın içerisinde bulunması gerçekten çok değerli. Kitap kimi unsurlar açısından bazı okurlar tarafından tetikleyici olabilir. Şimdiden okuyacaklara "uyarımızı" verelim. Ama bu tür bilgilendirmeler ve kimi arayacağınız hakkında bilgi sahibi olmak açısından buraya da not geçmek istedim.
Romandan Beyazperdeye
2020 yılında Netflix tarafından uyarlanan Hayatın Kıyısında, romanın ruhunu perdeye taşıma konusunda karışık eleştiriler alsa da dikkat çeken bir yapım oldu. Filmin başrollerinde Elle Fanning (Violet) ve Justice Smith (Finch) yer aldı.
Ancak kitaptaki bazı detayların atlanması ve hikâyenin bazı bölümlerinin hızlı geçilmesi, kitapseverler tarafından eleştirildi. Bununla birlikte, film, ruhsal sağlık sorunlarını daha geniş bir kitleye ulaştırma ve bu konuda farkındalık yaratma konusunda önemli bir adım olarak görüldü.
Hayatın Kıyısında, hem kitap hem de film olarak unutulmaz bir deneyim sunuyor. Jennifer Niven’in hikâyesi, birçok okuyucu ve izleyici için derin bir duygu yelpazesi yaratıyor.
Konumuz Kitap okurları olarak da önce romanı okuyup daha sonra filmini izliyoruz. Her ne kadar okurlar tarafından eleştirilere tabii tutulsa da izlemekte fayda var.
Peki siz Hayatın Kıyısında romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkında düşünceleriniz neler? Filmini izlemeyi düşünüyor musunuz?
Önemli olan aldığın değil, geride bıraktıklarındı.
Umudun, hayatını şu an olduğu gibi sonsuza dek değişmiş olarak kabullenmekten geçiyor. Bunu başarabilirsen aradığın huzuru da bulacaksın. Sonsuza dek değişmiş olarak...
Gözün güneşe varsın, ruhun rüzgâra... Rengarenksin tek bir rengin içinde, hem de tüm parlaklığınla.
Kış bitti artık Finch, sen bana baharı getirdin.
Ucundan bile olsa kötü, can sıkıcı kısımları ayıklanmış; sadece mutlu ve güzelliklerle dolu bir hayat... Kötülükleri kesip atabilsek ve iyileri kendimize saklayabilsek nasıl olurdu?
"Yüce Manifesto" var olma ve değer verme dürtüsüdür. Sonunda ölüm varsa da haykırarak, kahramanca karşılamaktır ölümü... Kısacası iz bırakmaktır geriye.
Hayatı, sonradan pişman olmayacağın, özür dilemek zorunda kalmayacağın şekilde yaşamalısın.
Her şey yok olsa da bir o kalsa geriye, varlığımı sürdürürüm yine ama her şey kalsa yerinde ve bir o yok olsa, evren bütünüyle yabancılaşır benliğime.
Bu hayatta öğrendiğim bir şey varsa, o da insanın elindeki zamanı en iyi şekilde kullanması gerektiğidir.
Aşk, gerçek anlamda en yüce manifestodur; var olma ve değer verme dürtüsüdür. Sonunda ölüm varsa da haykırarak kahramanca karşılamaktır ölümü... Kısacası, iz bırakmaktır. (İtalyan Şair Cesare Pavese)
Kalemine sağlık güzel bir inceleme olmuş. Uyarı oldukça önemeli!!! Ve seçtiğin cümlelerden en önemlisi bence "Hayatı, sonradan pişman olmayacağın, özür dilemek zorunda kalmayacağın şekilde yaşamalısın." Buna çok dikkat etmek lazım
YanıtlaSil