Süper İyi Günler | Mark Haddon

Konumuz Kitap
0
Hiç otizmli ve Asperger sendromlu bir bireyin yaşamını okuduğunuz bir kitap var mıydı? Mark Haddon'un Süper İyi Günler ya da Christopher Boone'un Sıradışı Hayatı adlı romanı, otizm spektrumunda yer alan 15 yaşındaki Christopher Boone'un gözünden anlatılan etkileyici bir hikâyeyi mutlaka okuma listenize eklemelisiniz.

Toplum olarak her ne kadar özel bireyleri aramızda göremesek de onlar toplumda var olmaya çalışıyorlar. Onları görmezden gelmek, destek olmamak ancak bir toplumun ayıbı olur. Mark Haddon'un Süper İyi Günler romanı da otizmli ve Asperger sendromlu 15 yaşındaki bir çocuğun hayatındaki izlenimlerini paylaştığı ve onların düşüncelerini daha iyi anlamak adına kaçırılmaması gereken bir eser.

Kitabımıza geçmeden önce aramızda daha önce Mark Haddon'un Süper İyi Günler romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Süper İyi Günler Romanının Konusu

"İnsanlar kafamı karıştırıyor. Bunun iki temel sebebi var. İlk sebep, insanların hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobhan, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor. Bu ifade 'Seninle seks yapmak istiyorum' anlamına da 'Biraz önce söylediğin şeyin aptalca olduğunu düşünüyorum' anlamına da gelebilirmiş. Bu komik bir kitap olmayacak. Espri yapmayı bilmiyorum çünkü onları anlamıyorum."

Christopher, sosyal etkileşimde zorlanan, matematikte oldukça yetenekli ve detaylara büyük bir dikkatle yaklaşan 15 yaşında bir gençtir. Bir gün komşusunun köpeğinin öldüğünü keşfeder ve bu olayı çözmek için dedektiflik yapmaya karar verir. Ancak araştırması, onun aile hayatına ve kendisiyle ilgili büyük sırların açığa çıkmasına neden olur.

Roman, Christopher'ın dünyayı nasıl algıladığını başarılı bir şekilde yansıtırken, biz okurları empati kurmaya teşvik etmektedir. Haddon, bu içten ve özgün karakter aracılığıyla farklılıkları anlamanın ve kabullenmenin önemini vurgular. Hem duygusal hem de düşündürücü olan Süper İyi Günler, sıradan bir dedektif hikâyesinin ötesine geçerek insan ilişkileri ve bireysel algı üzerine derin bir anlatı sunuyor.

Satış Rekorları Kıran Bir Hikaye...

Yayınlandığı günden itibaren satış rekorları kıran ve bugüne kadar 15 dile çevrilerek 32 ülkede okurlarıyla buluşan Süper İyi Günler sizin de favoriniz olacak.

Kitap tamamıyla karakterimiz Christopher'in hayatındaki kesitlerinden oluşuyor ve her bir bölüm asal sayılarla devam ediyor. Özellikle de kitaptaki bu detay çok önemli. Çünkü Christopher yaşadığı sokaktan öteye tek başına hiç geçmemiş ama astronot olmak istiyor, dünya üzerindeki bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor bir de 7507'ye kadar bütün asal sayıları...

Ayrıca Christopher için olmazsa olmaz günlerin nasıl geçeceğine dair yaptığı şablonlar: Christopher, günün başlangıcında o günün nasıl geçeceğini anlarken, eğer;

  • Peş peşe 5 kırmızı araba Süper İyi Bir Gün
  • Peş peşe 4 kırmızı araba İyi Bir Gün,
  • Peş peşe 3 kırmızı araba İyi Sayılabilir Bir Gün,
  • Peş peşe 4 sarı araba kimseyle konuşmadığı, tek başına oturup kitap okuduğu, öğle yemeğini yemediği ve hiç risk almadığı Kara Bir Gün

olarak günleri ayırıyor.

Dipnot: Christopher'ın bakış açısıyla yazılan Süper İyi Günler'i mutlaka okumalısınız. Süper İyi Günler'i İş Bankası Kültür Yayınlarının yeni baskısını okuduk.  Kitabın içerisindeki çizimler, küçük detaylar o kadar güzeldi ki... Christopher'ın kendi çizimleri, adım adım dedektifliğinin nasıl ilerlediğini bir arkadaşı olarak eşlik ediyorsunuz. Okudukça farkındalık kazanacağınız bir roman.

Peki siz Mark Haddon'un Süper İyi Günler romanını okumayı düşünüyor musunuz? Okuduysanız roman hakkındaki düşünceleriniz neler? Kitaptaki hangi detayları beğendiniz? Yorumlarda buluşalım!

Sağanak yağmuru severim. Her yerden gürültülü bir ses gelir, bu tamamen boş olmayan bir sessizlik gibidir.


Bence asal sayılar hayata benziyor. Çok mantıklılar ama asla kurallarını çözemiyorsun, bütün vaktini onları düşünerek geçirsen bile...


Bilimin keşfedeceği yeni bir şey olabileceğini ve doğru zannettiğin şeylerin tamamen yanlış olabileceğini gösteriyor.


Eğer hayatında zor şeyler varsa bunların, çok küçük oldukları için hesaplamalara dahil edilmeyecek "önemsiz" şeyler olduğunu düşünmek iyidir.


Bu hikayeden, geçmişin neticelerinden korkmak yerine geleceği ihtiyatlı yaşamak gerektiğini öğrenin.


Bence en kötüsü, olacak olan şeyin iyi mi kötü mü olacağını bilmiyor olmaktır.



Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)

#buttons=(Ok, tamamdır) #days=(20)

Sayfamızda daha iyi bir deneyim için çerez politikası uygulanmaktadır. Check Now
Ok, Go it!