Güçlü kadın karakterlerinin başrolde olduğu romanları okumayı o kadar çok seviyoruz ki... Hepsi birer ilham niteliğinde bizler için. Geçmişin Melodisi romanını da 2025 yılı içerisinde okuduğumuz kitaplar arasında açık ara birinci sırada yer aldı.
Bugün siz okurlarımıza Arkadya Yayınları'nın yeni çıkan kitaplarından birisi olan Boo Walker'ın Geçmişin Melodisi'ni inceleyeceğiz.
Detaylara geçmeden önce aramızda Boo Walker'ın Geçmişin Melodisi romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.
Geçmişin Melodisi Romanının Konusu
"Aşkı sorgulayan, sanatı bir kurtuluş yolu olarak gören genç bir kadının kalbe dokunan hikâyesi..."
Anne ve babasını trajik bir trafik kazasında kaybeden genç ressam Annalisa Mancuso, yaşamını Payton Mills adlı sıradan bir fabrika kasabasında, büyükannesi ve geniş İtalyan köklerine sahip ailesiyle sürdürmektedir. Annesinin genç yaşta sanat hayallerinden vazgeçip evliliğe yönelmiş olması, Annalisa için hem ilham hem de uyarı niteliğindedir. O ise annesinin izinden gitmek yerine, kendi kimliğini sanatla var etmenin yollarını aramaktadır.
Hayatını resme ve kendi iç sesini bulmaya adamış olan Annalisa, geçmişin hayal kırıklıklarını geride bırakmak ve içindeki sanatçıyı serbest bırakmak istemektedir. Bu yüzden ilk adımı, kasabanın dar sınırlarını geride bırakmak olur. Hedefi ise Portland'a giderek hem ilhamla dolu bir sanat çevresine adım atmak hem de New England'ın yaratıcı ruhunu içine çekmektir. Ancak yolculuğu beklenmedik bir şekilde yön değiştirir: Ivy League öğrencisi Thomas Barnes ile tanışmasıyla birlikte, Annalisa'nın kalbi ve hayalleri arasında bir ikilem doğar. Bu yeni ilişki ona aşkın kapılarını aralasa da, geçmişin gölgesinden gelen bir sır, her şeyi altüst edebilir. Artık sadece sanatla değil, kalbiyle de yüzleşmek zorundadır.
Boo Walker'ın Geçmişin Melodisi romanı, tutkularıyla hayalleri arasında sıkışıp kalmış genç bir kadın olan Annalisa Mancuso, kendi sesini bulma yolculuğunu konu alıyor. 1960'lı yılların Amerika'sında geçen bu dokunaklı roman, dönemin sosyal olaylarını ve sanatın dönüştürücü gücünü ustalıkla işliyor.
Bir Tuvalin Üzerine Yazılmış Hayat Hikayesi...
Boo Walker, Geçmişin Melodisi romanında; ikinci şanslar, affetmek ve kendini yeniden inşa etmenin gücü üzerine dokunaklı bir anlatı sunuyor. Aile bağları, aşk, kayıp ve yeniden doğuşun iç içe geçtiği bu roman, sanatla iyileşen bir ruhun melodisini fısıldıyor.
Kitap Yorumu: Bu romandan itibaren Boo Walker hayranıyız! Bunu açık açık sizlere söyleyebiliriz. Dili o kadar akıcı ki sayfalar birbirini adeta sürüklüyor. Geçmişin Melodisi 559 sayfa ancak yazarın ustaca kullandığı dili sayesinde bölümler ardı ardına sıralanıyor.
Sadece romanının sürükleyici olması değil, yarattığı karakterler de o kadar güzel ki... Annalisa, Thomas, Nino, Walt, Nonna... Her bir karakterin o kadar güzel derinliği var ki. Annalisa'nın kararlılığı, sanatına olan bağlılığı romanı okurken sık sık takdir ediyorsunuz. Aynı zamanda Thomas'ın da Annalisa'yi sürekli desteklemesi, onun yanında olması da çok etkileyiciydi.
Annalisa'nın kuzeni Nino'nun Annalisa'ya destek çıkması ve onun yanına her daim olması, bir de romanda en sevdiğimiz karakterlerden birisi olan Annalisa'nın büyükannesi Nonna'nın her zaman torununa sahip çıkması da çok güzeldi. Bir de spoiler olmasın ama Walt karakteri de bu hikayede olmazsa olmaz karakterlerden birisiydi.
Yazar Boo Walker'ın kadınların iş hayatındaki yaşadığı haksızlıkları, çalışan ve kendi ayakları üzerinde durabilen kadınları aşağılayan topluma karşı romanında o kadar güçlü kadın karakterlere yer vermişti... Sanki romanı kadın bir yazar yazmış gibi hissediyorsunuz. Çünkü bire bir kadınların -maalesef bu durum günümüzde de geçerli- maruz kaldığı durumları çok açık bir şekilde dile getirmiş.
Bu zorluklar karşısında da romandaki güçlü kadın karakterlerden birisi olan Annalisa'ya da hayran olmamak elde değil. Sanatından vazgeçmemesi, olumsuzluklar karşısında yılmaması o kadar etkileyici ki... Romanı okurken sık sık duygulanabilirsiniz, bizden söylemesi.
Roman gerçekten çok güzel bir noktada sonlanıyor, keşke devamı gelseydi diyeceksiniz. Spoiler vermemek adına kitap yorumumuzu genel olarak kurgu ve üslup açısından değerlendirdik. Eğer aramızda romanı okuyanlar varsa yorumlar bölümünden uzun uzun sohbet edebiliriz.
Ayrıca Arkadya Yayınlarına buradan teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Hem bu güzel romanı biz okurlara sunduğu için hem de bu kadar güzel bir kitabı bizlere gönderdiği için. Artık bir Boo Walker hayranı olarak yazarın diğer romanlarını asla kaçırmayacağız.
Peki siz Boo Walker'ın Geçmişin Melodisi romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız karakterler hakkında neler düşünüyorsunuz? Uzun olmasına karşın birkaç günde bitirdiğiniz kitaplar olmuş muydu? Yorumlarda buluşalım!
Eğer korkarak yaşıyorsan, yaşamanın ne anlamı vardı? Sevgisiz bir hayatın anlamı var mıydı?
Ne kadar çok insan severseniz, o kadar çok vedaya katlanmak zorunda kalıyordunuz.
Paletindeki renklere ruhunu karıştırmayı unutma, olur mu?
Çünkü ben... sensiz olmaktan çok yoruldum.
Hayat çok kısa, öyle değil mi? Yanlış gidebilecek her şeyi unut. Sensiz her şeyin yolunda gitmesindense seninle her şeyin tepetaklak olmasını tercih ederim.
Aşk, kendinizi gerçeklikten uzaklaştırmak için içtiğiniz bir tür iksir değildi. Aşk, kayda değer bir hayat yaşamanızın tek anahtarıydı.
Ama en çok gülüşünü özledim.
Geçmişin büyüsüyle yıkanan eski sevgililer...
Çok çalışmak karşılıksız kalmıyordu.
"Hayat çok kısa, öyle değil mi? Yanlış gidebilecek her şeyi unut. Sensiz her şeyin yolunda gitmesindense seninle her şeyin tepetaklak olmasını tercih ederim."
Aslında birden fazla kez telefonuna bakıp aramasını beklemişti. Dünyası dağılıyordu ve bunu anlayabilecek tek kişi oydu.
Ruhunu tanıdığımda, gözlerinin resmini yapacağım. (Amedo Modigliani)
Bugün gözleri maviydi, dünyanın en hüzünlü mavisi...
Aynı yollardan geçmiş birini kandırmak imkansızdır.
Size her zamankinden daha fazla ihtiyacı olan birini nasıl terk edebilirsiniz? Canınızı yakacak kadar çok sevdiğiniz birini nasıl bırakırsınız?
O yüzden buradan gitmek istiyorum, yeni şeylerin... daha büyük bir dünyanın nasıl hissettirdiğini keşfetmek için.
Erkeklerin -ve aşk dedikleri şeyin- ne kadar yıkıcı olabileceğini herkesten iyi biliyordu.
Ya kaderimiz burada tanışmaksa?
Ve müzik dinlerken ayrılırken bu parçaların tamamında tekrar yaşıyorum.
Ne kadar çok insan severseniz, o kadar çok vedaya katlanmak zorunda kalırsınız.